Aziz Üstel

Aziz Üstel

Neyin hasretinden hangi prangaları eskittin?

Neyin hasretinden hangi prangaları eskittin?

PKK’nın kamplarında en çok okunan Ahmet Arif’in “Hasretinden Prangalar Eskittim” adlı şiir kitabıymış. Pek severmiş PKK’nın reisleri bu şiiri. Rahmetli Ahmet Arif, romantik bir komünistti. Hayal peşinde koştu bir ömür boyu. Onun düşlediği komünizmle gerçek çok farklıydı; işçi cenneti olarak nitelendirilen Sovyetler Birliği’yse komünizme teğet dahi geçmemiş bir bürokrasi diktasıydı ki, Hitler’in Almanya’sından hiç farkı yoktu! Ama romantizm böyledir işte; adamın gözünü kör eder. Ahmet Arif, yaşamı boyunca bir karıncayı bile incitmedi; sadece düşüncelerinden ve inançlarından dolayı mahpus damında çürüdü yıllarca eski Türkiye’de.

Peki, PKK neyin hasretini çeker de prangalar eskitir uğruna? Türkiye’den üç beş il kopartıp Güney Kürdistan’ı kurma tutkusu başı çeker hasret listesinde. KCK toplantılarının yayınlanan tutanakları bunu açıkça ortaya koyuyor zaten. Bu tutku gerçekleşmesi mümkün olmayan hasretler listesinde duracak sonsuza değin elbette. Başka neyin hasretini çeker de prangalar eskitir uğruna? Türkiye’de iç savaş çıkarmak! Bunu deniyor son yıllarda. Ama olmuyor. Türk öldürdüm sanıyor ama Kürt kardeşlerimi tarıyor makinalıyla, yakıyor molotofla. Türk’se Kürt kardeşinin yaralarını sarmaya koşuyor. Ana dilde eğitim! Deneyin yeni anayasaya koydurmayı. Ama reddedilirse diğer partilerce, silaha sarılacaksınız gene değil mi? Çünkü siz Maletesta ve Bakunin’in savunduğu “suikastle iktidarı ele geçirmek ve şiddeti sürekli bir siyasal yöntem” olarak gündemde tutmak gereğine inanmışsınız bir kere. Hadi bir an için istedikleriniz kabul edildi diyelim, bu kez ya birbirinizi kesmeye başlarsınız ya da kimi Kürtleri “karşı devrimci” diye nitelendirip onları öldürürsünüz. Hasretinden Prangalar Eskittim adlı şiirine gelince Ahmet Arif’in, besbelli anlamamışsınız ne demek istediğini... “Seni anlatabilmek seni/iyi çocuklara, kahramanlara” diye başlıyor ve sürüyor. Ahmet Arif bugün yaşasaydı sizi anlatamazdı ne iyi çocuklara ne de kahramanlara. Vazgeçtim iyi çocuklardan kahramanlardan, sizi, size bile anlatamazdı!

‘Doritos A-ka-demi!’

Siz hiç birbirinden kötü reklamlar yapan bir kuruluş gördünüz mü? Reklam neden yapılır? Ürettiğin malı geniş kitlelere duyurmak, satmak için değil mi? Ürettiğin, dünyaca ünlü kolalı içeceğin tüketicisi gençler. İnsan belirli bir yaştan sonra kola içmeyi bırakıyor. O nedenle böyle bir içeceğin reklamını, illa da bir ünlüyle yapacaksanız o zaman gençlerin sevdiği, benimsediği, özdeşleştiği birini seçeceksiniz değil mi? Hayır. Siz gidip Hülya Avşar’la özdeşleştiriyorsunuz markanızı! Sonra ikinci ürününüz olan, gene salt çocuk ve gençlerin tükettiği markanıza bir reklam yaptırıyorsunuz ki akıllara ziyan. Huysuz Virjin, Doritos A-ka-demi diye bir şeyden söz ediyor. Yahu çerezin akademisi ne ola ki! Hababam Sınıfı’yla mı özdeşleştirmek istiyorsunuz markanızı acaba? Hababam Sınıfı da geçmişte kaldı! Huysuz’uysa tanıyan kaç tane çocuk ya da genç var birader? Reklamcılar bir ürün nasıl pazarlanmamalı konusunda seminer düzenlerse, bu reklamlar gösterilmeli. Kulakları çınlasın Ümran Beba’nın; dorukta bıraktığı marka ne hallere düştü; yazık!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Aziz Üstel Arşivi