Gazetecilik bitmedi, biten sizsiniz
Bir dönem, işsiz kalan gazeteci Internet'te "site açar", iyi kötü kendini unutturmamaya çalışırdı, iş bulur bulmaz siteyi kapatıp asıl ortamına dönmek üzere.
Sonra, üç beş ahbap çavuştan başka kimsenin okumayacağı kitaplar yazıp "ağlama" dönemi geldi.
Bunlar kendi gözlerindeki merteği başkalarının gözündeki çöple karıştırıp "gazetecilik öldü" diye yakınıyorlar.
Gazetecilik ölmemiştir. Gazetecilik kisvesi altında serserilik etmek tarihe karışmaktadır...
Örneğin, düzmece anketler yayınlayıp kendi tuttukları partinin seçimi kazanacağını ileri sürmek, toplasan toplasan iki milletvekili çıkarmaya yeten tirajıyla aklı sıra okuyucuya propaganda yapmak soytarılığı artık geçersizdir.
"Yoktan kahraman yaratıp Türkiye'yi onun eline vermek" çabaları da, o kahramanlar fos çıktıkları için artık geçer akça değildir.
Hele hele "zayıf koalisyonlar kurdurup" parmağında oynatma girişimlerinin bedeli artık çok ağır ödenmektedir.
Muhalefet serbesttir. Hükümet aleyhinde her gün en ağır yazılar yayınlanmaktadır. Gazeteciliğin neresi bitmiştir? Kaldı ki gazetecilik yalnızca "hükümete çakma sanatı" mıdır? Haber yapmak mı engelleniyor, fotoğraf çekmek mi? Durduk yerde kıllanınca istifayı basıp sonra da "beni başbakan yedi" diye ağlamak marifet midir?
Haaa... Muhalefet yapıyorum iddiasıyla küfür ve yalan, ancak birtakım paçavraların kimsenin ciddiye almadığı mürekkep bulamacı sayfalarına sığındı.
Ama bunlar yasaklanmıyorlar... Rezillik bile, kanun dairesinde serbest.
Öyleyse hatayı başbakanda değil, kendinizde arayacaksınız.
Çarçur yazılarınızı kimse okumuyorsa, patron da sizi kapının önüne koyuyorsa, bunun bir "iktidar komplosu" olduğu balonunu kimselere yutturamazsınız.
Burası özel sektördür, kimse kimseyi "bareme tabi" istihdam etmez, kimse kimseye kara gözlerinin hatırı için ayda binlerce lira vermez, verimli olamayan gider.
Gider de ne yapar? Kitap yazanın da elini kimse tutmamaktadır, başka bir gazeteye (alıyorlarsa) girenin de...
"İletişim uzmanı" geçinenler önce okurlarıyla iletişim kurup yazılarını okutamıyorlarsa, bunun ne iktidarla ilgisi vardır ne muhalefetle...
Gazetecilik bitmiyor, artık yeteneksizlik, haybecilik prim yapmıyor. Çapsızlığı, güdüklüğü, cahilliği kimse yemiyor. Mesele budur.
Üstelik, bitenler için, hiçkimsenin ciddiye almadığı birtakım "arkaik" meslek örgütlerinde çay içip onu bunu çekiştirme yolu da açıktır! Daha ne? Örgütün adına bakan, sizin orada bir iş yaptığınızı da sanabilir, mutlu olursunuz.
Gazetecilik bitmemiştir ama "Bir numaralı Ergenekoncu büyük Atam, sen kalk da ben yatam" edebiyatı tarihe karışacaktır.
Hükümetten baskı geleceği için değil, o malın alıcısı kalmayacağı için.
Bir zamanlar havasından geçilmeyen bazı yayın organları eğer kapanma noktasına hızla yaklaşıyorlarsa bunun bir nedeni patronlararası "ortak dalaşı", başka bir nedeni yerlere düşmüş satış rakamlarıdır.
Düşürülmüş demek daha doğrudur, çünkü okuyucunun onlara eskisi kadar "iltifat" etmemesinin nedeni hükümet değil, kendi geri kalmışlıklarıdır.
Küçük insanlar gazetecilik bitti diye ağlamasınlar, biz bittik, bizim dönemimiz bitti desinler. Ya da "eski Türkiye bitti, yeni bir Türkiye başlıyor" diye daha bir fiyakalı söylesinler bunu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.