Nerde o eski mebuslar
Mersim’de hayatını kaybedenlerin âhı, gider de olaylarda çok sayıda akrabasını kaybetmiş bir Dersimli’yi bulursa çok üzülürüm. Dersim’den çıkan ilk parti genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu niçin olaylarda hayatlarını kaybedenlerin âhı altında kalsın ki?
Tunceli’de 1937-38 yıllarında olanların farklı algılanıp yorumlanması için hiçbir sebep yok. Hayret edilecek bir şeydir, ama Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu kadrosu önceleri Dersim diye bilinen Tunceli iline özel önem vermiştir. Bu ilimizle ilgili her türlü bilgi ve belge buna işaret ediyor.
Beni en fazla şaşırtan da bu gerçek işte... Şimdilerde CHP çatısı altında toplananlar hep kendi iç sorunlarıyla meşgul görünüyorlar; oysa geçmişte CHP’liler arasında milletvekilliğini ciddiye alan, temsil ettiği yöreyle ilgili raporlar hazırlayıp hükümetleri bilgilendirenler çıkıyordu.
Abdülhalik Renda sözgelimi veya Necmeddin Sahir Sılan... Cemil Uybadin’in, Avni Doğan’ın bölgeye ilişkin raporları da var...
Renda’nın Şeyh Said isyanı (1925) ertesinde bölgeye giderek hazırladığı rapor bölge halkından adlı adınca ‘Kürtler’ diye söz etmesi bakımından önemli. Renda TBMM başkanlığı yapmıştı, Çankırı mebusuydu. Bingöl vilayeti kurulduktan sonra onu TBMM’de temsil eden Sılan’ın birden fazla hacimli raporu var bu konuda. Yalnız Sılan, Renda’dan 14 yıl kadar sonra, Dersim olayları ardından (1939) yazmaya başladığı raporlarında, bölge halkını ‘dağ Türkleri’ diye anıyor...
Ne büyük fark değil mi?
Bingöl mebusu Necmeddin Sahir Sılan’ın CHP yönetimine sunduğu raporlar Tarih Vakfı tarafından beş cilt halinde kitaplaştırıldı. Prof. Zafer Toprak’ın öğrencileri Tuba Akekmekçi ve Muazzez Pervan’ın emekleriyle... Prof. Toprak, “Örneği ne kadar genelleyebiliriz?” kuşkusunu dillendirse bile, dönemin CHP’li milletvekilleri için şu tespiti yapıyor: “Mebus devletle halk arasında önemli bir işlev görüyor, seçim bölgesine gidiyor, halkla konuşuyor, yöre yönetimi hakkında partisine rapor veriyordu...”
Tespiti yapan Prof. Zafer Toprak’ın eşi Prof. Binnaz Toprak bu dönem CHP’den Meclis’te...
Kitaplara bir dizi kroki de eşlik ediyor; bunlardan ikisinin ortak başlığı dikkat çekici: “Doğu bölgesindeki geçmiş isyanlar ve alınan dersler...”
Alınan dersler?
CHP Tunceli milletvekili Hüseyin Aygün’ün, Zaman gazetesine verdiği, “Dersim’deki olaylar bir isyan olmadan yaşandı; büyük bir kıyım oldu ve Atatürk de olandan haberdardı” diye özetlenebilecek bir röportajı sonrasında başladı Dersim’le ilgili son sarsıntı. 12 CHP milletvekili derhal ayaklandı ve parti yönetimini tavır almaya davet etti.
Ondan bir öncesi de var: 2009 yılı kasım ayında, CHP’nin o zamanki önemli isimlerinden Onur Öymen, “Maalesef bu ülkenin anaları çok ağladı” diye başladığı konuşmasında, “Dersim isyanında da analar ağlamadı mı?” deyiverdi. Ardından büyük tepki geldi CHP’ye Tunceli’den...
Geldi de ne oldu? CHP’nin o dönemde sadece bir milletvekili vardı, birkaç ay önce yapılan son seçimde milletvekillerini ikiledi CHP...
Dersim’le ilgili CHP’yi ilgilendiren sarsıntılar bunlardan ibaret biliyordum. Bir dostum, 2009’un bir başka Dersim tartışmasını hatırlattı. Yine Onur Öymen bir gazete makalesinden hareketle Dersim’i tartışma gündemine taşımıştı.
Hatırlamanız için kısa bir özet: Bursa’da çıkan Olay gazetesinde ‘M. Zekioğlu’ imzasıyla çıkan bir makalede, “Açılım sözde kalmamalı, Mem-u Zin gibi Kürt edebiyatı ürünü eserlere sahip çıkıldığı gibi Sünni ve Alevi Kürtler için sembol olan Şeyh Said’i ve Seyit Rıza’yı da unutmamalı” deniyordu. Onur Bey, ‘Olay’ o sırada TMSF elinde olduğu için, hükümeti suçlayıcı bir çıkış yapmıştı.
‘M. Zekioğlu’, eğer yanılmıyorsam, bir zamanlar Yeni Şafak’ı yönetmiş Selâhattin Sadıkoğlu’nun müstear adı...
Onur Öymen artık CHP’de yok, ama Haluk Koç ve arkadaşları nöbette...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.