Kılıçdaroğlu TRT-1deydi
TRT-1 pazar günleri öğle saatlerine doğru 1950lerin kovboy filmlerini yayınlıyor. Hemen ardından bizim Politik Açılım programı başladığı için biliyorum. Pek çok izleyicimiz önce kovboy filmini izliyor, ardından da bizleri...
Ne yalan söyleyeyim; program için yolda olmak yerine evde bulunsam ben de izlerdim o filmleri... Yalnızca çocukluğumu hatırlatsa, o bile yeter... Nitekim, Politik Açılım izleyicisi de olan bazı devlet ve siyaset büyükleri, televizyonun karşısına kovboy filmi başlayınca oturuyor, teberrüken bizleri de izliyor...
Bu hafta kendisini programa konuk olarak aldığımız CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Ben de seviyor ve izliyorum kovboy filmlerini dedi.
Aylık Skylife dergisinin son (Aralık 2010) sayısında Arap ülkelerinde çağdaş sanat eserleri konulu bir yazı-değerlendirme var. THY ile Kopenhagtan dönerken dergiye göz attığımda karşıma Kovboyluk Raconu diye çevirebileceğim on maddelik bir tablo çıktı (s. 118). Ahmed Mater isimli Suudlu bir ressam bu on maddeyi bir yerlerden bulmuş ve tablo haline getirmiş...
Okuyalım: KOVBOYLUK RACONU / 1. Kovboy hiçbir zaman -düşmanı için bile olsa- adaletsiz bir üstünlüğü kullanmaz. / 2. Kovboy asla güvene ihanet etmez; sözünden asla geriye dönmez. / 3. Kovboy daima doğruyu söyler. / 4. Kovboy küçük çocuklara, yaşlılara ve hayvanlara daima nazik ve saygılı davranır. / 5. Kovboy ırkçı ve dini müsamahasızlıktan uzaktır. / 6. Kovboy her zaman yardıma koşar. / 7. Kovboy her zaman çalışkandır. / 8. Kovboy kadınlara, anne-babasına ve ülkesinin kanunlarına saygılıdır. / 9. Kovboy düşünce, sözcük ve eylem bakımlarından temiz bir insandır. / 10. Kovboy yurtseverdir.
Kovboyluğum yüzünden CHPye karşı da biraz yumuşaklığım vardır benim. Partinin başında Deniz Baykal bulunduğu sırada da, onun bilinen sebeplerle koltuğunu terk etme sürecinde de, kovboy tarafım, bana adaletli yazılar yazdırdı. Şimdi de, özellikle Dersim isminin geçtiği ortamlarda, Kemal Kılıçdaroğlu bana olağanüstü sempatik geliyor...
Şiddetlenir ve hiddetlenirsem, bilin ki, onu Dersim konusunda yeterince cesur bulmadığımdan olacak bu. Hafif tertip yan çizmesini -şimdilik- siyasi üstünlüğü rakip partiye kaptırmama ve CHP içindeki siyasi muarızlarını güçlendirmeme telâşına veriyorum. Yoksa Dersim konusunda yaralı biri o...
Kemal Bey bayağı gençliğinde Dersim konusunda bilgi sahibi olduğunu bildiği önemli isimlerin peşine düşmüş. İhsan Sabri Çağlayangille görüşmek için Yalovaya kadar gitmiş... Bir ortak dost bulmuş, Celal Bayardan da randevu almış. Dostu, Yanında ben olmadan gidersen sana konuşmaz uyarısında bulunmuş... Ancak randevu günü rahatsızlanıp hastaneye kaldırılmış Bayar; o görüşme de gerçekleşmemiş...
İhsan Sabri Beyle görüşmesi de yanında çözülebileceği bir ortak dost aracılığıyla sağlanmışsa hiç şaşırmam. Çağlayangil, o konuşmada, Tunceliden birine anlatır gibi konuşmuyor çünkü...
O zaman ufak teyp de yok, bayağı zorlandım dedi Kemal Bey... O zaman aklında konuşmaları kitaplaştırmak varmış... Belki de Hüseyin Aygünün yazdığı kitabı ondan önce siz kaleme alacaktınız dedim, Kader diye güldük...
Radikalde yazan Akif Beki geçen hafta Muharrem İncenin diline hâkim olan söylemden hareketle CHPde Demirelleşme sorunu diye özetlenebilecek bir yazı kaleme aldı. Ertesi gün, Demirelleşme Çillerleşmeden bir gömlek üstündür görüşüyle Muharrem İnceden özür diledi. Çillerleşme dediği sendromu da Tansu Hanımın yanı başında bulunanlardan Şükrü Karacayı Kılıçdaroğlunun danışman yapmasına bağladı.
Programın reklâm arasında Sizin katta bir ofisi varmış, doğru mu? diye sordum. Hayır, ofisi aynı katta değilmiş Şükrü Karacanın; Bir kat yukarıda dedi Kemal Bey...
CHP lideri programda başarılı bir profil çizdi.
Mantolamadan izoduoyla kalıcı yalıtım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.