Paşalara yakışan konuşmaktır
Balyoz davası sanığı bir general son duruşmada Darbeler ne TSKya, ne de milletimize yararlı oldu demiş; kendileri hakkında oluşan darbeci imajından dolayı insanların yüzüne bakamadığını da ekleyerek...
Önemli bir çıkış bu. Özellikle de, konuştuğu konuda ayrıntılı bilgilere sahip olduğu için...
Duruşmada bu çıkışı yapan general Türkiyede darbe hazırlıklarının arş-ı âlâya ulaştığı bir dönemde (2006-2007) Washingtonda askeri ataşe olarak görevliydi. Zeyno Baranın üst düzey subaylardan aldığını belirttiği bilgilere dayanarak yazdığı Türkiyede darbe olma ihtimali fifty-fiftydir yazısını (Newsweek) yazdığı dönem... Aynı dönemde Washingtona ulaşan bir Genelkurmay heyetini Türkiyede darbe senaryosu konuşulan Hudson Enstitüsüne götüren de aynı askeri ataşeydi.
Washingtondan Türkiyeyi gözlerken kimbilir nelere tanık olmuştur Balyoz davası sanığı Tümg. Ahmet Bertan Nogaylaroğlu...
ABD Türkiyenin darbeler tarihi açısından anahtar ülke; askerlerin siyasete müdahalede bulunabilmesi için Washingtondan yeşil ışık yakılması gerekiyor. Sözgelimi, 28 Şubat (1997) darbesi post-modernlik sınırları içerisinde kaldıysa, bunu, Türkiye gündemli bir strateji toplantısı sonrasında, dönemin dışişleri bakanı Madeleine Albrightın yaptığı Darbe biçiminde müdahale istemiyoruz açıklamasına borçluyuz.
Bütün darbelerde dış parmak önemliydi de, ABDnin suçüstü yakalandığı darbe 12 Eylüldü (1980). Jimmy Cartera Türkiyedeki olağanüstü gelişmeyi gecenin bir vakti Bizim çocuklar darbe yaptı cümlesiyle aktarmıştı bir Ulusal Güvenlik Konseyi görevlisi...
Tümg. Nogaylaroğlu kritik 2006-2007 döneminde Washingtonda ve Ankarada tanıklık ettiği olağan-dışı gelişmeleri neden anlatmıyor? Ya da, 12 Eylül darbesinden sadece birkaç gün önce Washingtonda bulunan ve yeşil ışık yakıldığı mesajıyla Türkiyeye gönderilen Org. Tahsin Şahinkaya yaşadıklarını kamuoyuyla da paylaşmayı niçin düşünmüyor? Org. Yaşar Büyükanıt da 2007 yılı şubat ayında Washingtondaydı ve Bushun şahin yardımcısı Dick Cheneyle görüşmüştü. Cheneyin kendilerinden beklentileri hakkında hiç kuşkusuz bilgilendirilmiştir; ama o da konuşmuyor... Neden?
Cheneyin ofisi o dönemde Ankaranın tutumundan hoşnutsuzluğunu açık etmek için her fırsatı kullanıyordu. İlhan Selçukun yönlendirmesiyle Cumhuriyetin Washington muhabiri de Cheney ofisiyle ilişki kurmuş ve aldığı izlenimleri patronuna iletmişti. Selçukun o günlerde kaleme aldığı bir dizi ABD, bunları bırak, bizimle iş tut yazısının ilham kaynağı o görüşmedir.
Nogaylaroğlu... Şahinkaya... Büyükanıt... Hatta bir Washington dönüşü oradan devşirdiği güvenle siyasiler hakkında atıp tuttuğu kayıtlara geçmiş olan Kenan Evren...
Hepsi generallik rütbesine yükselmiş, ikisi Genelkurmay Başkanı olmuş, biri 1980-1989 arasında ülkenin kaderini iki dudağı arasında tutmuş asker kişiler bunlar... Hayatlarının belli bir döneminde yaşananlara neden yaşanmamış muamelesi yaparlar ki? Hepsi de ABDnin Türkiye üzerindeki planlarına vakıf insanlar oysa... Anlatsalar, siyasi kadroların gözünü açabilir, askerlerin de yanlışa düşmesini engelleyebilirler...
Yapmıyorlar işte; yalnızca topu çevirmekle yetiniyorlar... Kendilerine darbe izni verilen ve gereğini yerine getiren de susuyor, izin alamadığı için harekete geçemeyen de...
Konuşun artık. Sizlere yakışan konuşmaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.