Kai oynuyor, pop sosyolog oyun-dışı
Yiğit Bulut Başbakanlığa ekonomi başdanışmanı olduğuna göre Alman Bild gazetesinin yayın yönetmeni Kai Diekmannla ilgilenecek kimse kalmadı ortalıkta... Yiğit Bulut soğuk Alman gazeteciyle vaktiyle Hürriyeti yönetmiş pop sosyolog arasındaki yakınlığı yadırgıyordu.
İkili arasındaki yakınlığı bir uluslararası toplantıda gözlerimle gördüm, ama yadırgamadım. Sebebi bir dostum... Almanyada yerleşik bir dostum, Karakter uyuşması deyip durdu bana.
Dün de Gördün mü, bak diyerek bir dizi haber iletti.
Almanyada Cumhurbaşkanı Christian Wulffun başı birkaç yıl önce satın aldığı ev için bir dost işadamından kabul ettiği borç yüzünden dertte. Wulff borcu kabul ettiğinde cumhurbaşkanı değil, Aşağı Saksonya Eyaletinin başbakanıymış...
2010 yılında seçilen Cumhurbaşkanı Wulff istifa etmesi yönünde baskı altında. Başı Alman medyası çekiyor, elebaşı da Bild ve yönetmeni Kai Diekmann... Hakkındaki haberi Bildin patlatacağını bir yurtdışı gezisi sırasında duymuş Wulff, Diekmanna ulaşmak istemiş, ulaşamayınca cep telefonuna tehdit kokan bir mesaj bırakmış...
Tabii, Bild, haberini Wulffun yayın yönetmenine gönderdiği tehdit mesajıyla renklendirip zenginleştirmiş...
Anlattıklarımdan Gördün mü, bak denilecek bir şey çıkartamayanları uyarırım: Kai Diekmann ile Christian Wulff birbirlerine ilk adlarıyla hitap edecek kadar yakın, en ağır şakaları kaldıracak kadar da içli dışlıymış...
Der Spiegelden Stephen Niggemeier Wulffu öve öve cumhurbaşkanı yaptı, şimdi de söve söve oradan indiriyor diyor Diekmann için...
Wulff Katolik ve muhafazakâr bir politikacı; birkaç yıl önce eşinden bir başka kadın için boşanmaya kalktığında bu sebeple sorun yaşamış... Sorunun üstesinden Bild sayesinde gelmiş.... Evlilik-dışı ilişkisini, inancı yasakladığı halde boşanmasını skandal olarak sunmak yerine, olayı Wulffun lehine döndürecek haberler yayımlamış gazete...
Ardından yeni eşi Bettinaya övgüler sökûn etmiş... Bir basın balosunda arz-ı endam etmiş ikili; Bild Bettina siyah kostümü içerisinde parlıyordu; öyle güzel de tebessüm ediyordu ki... Wunderbar! satırlarıyla yansıtmış baloyu...
Bay Wulff saçını kestirmiş değil mi, Bild derhal övgüye koşmuş: Kâkülleri tam kıvamında, saçların telleri jöleyle modaya uygun hale getirilmiş... Bildin yazpartisine katılmış Wulff; gazete yeni eşiyle birlikte akşamın en güzel aşk ikilisini oluşturduklarını yazmış... Yağcılığı Eyalet valisi, baba, aşık ve koca --- Christian Wulff bu kadar işi nasıl bu mükemmelikte kotarıyor? övgüsüne kadar vardırmış Bild...
Nasıl, vaktiyle Hürriyet manşetlerinde görmeye alıştığımız Leydinin topuk sesleri türü övgüleri hatırlatmadı mı sizlere de?
Spiegel dergisi yazarı, Bildi de çıkaran Springer Grupun yönetmeni Mathias Döpfnerin vaktiyle söylediği şu sözü naklediyor: Bildle asansöre binip üst katlara çıkanlar aşağıya da yine onunla inerler... Wulffu cumhurbaşkanlığına ayıplarını gizleyerek, noksanını fazla gibi göstererek Bild çıkarmıştı; basit bir borç-harç meselesini basın özgürlüğüne saygısızlık haline sokarak Wulffun sonunu da Bild getirmiş oldu.
Ben Bild diyorum, siz Kai Diekmann anlayın...
Dostumun gönderdiği malzemeden aktararak yazdıklarımı okurken herhalde ülkemizde olanlarla paralellikler kurdunuz. Bizde de vaktiyle işler böyle görülürdü. Son 20 yıl içerisinde Süleyman Demirel, Tansu Çiller, Mesut Yılmazı başbakanlığa taşıyanlarla sonlarını getirenler aynıydı. Turgut Özal direndi, onu da Hürriyetin tepesinden tehdit ettiler...
Son 20 yılın en önemli bölümünde Hürriyetin başında Kai Beyin yakın dostu bulunuyordu.
Wulffu getiren Bild kısa süre sonra neden götürdü? Sadece güç gösterisi için mi? Yoksa, Wulffun İslâm da Avrupanın bir değeridir, Müslümanlara eşit muamele edilmelidir sözleri ve İsraili eleştiren yaklaşımı mı süreçte rol oynadı?
Pop sosyologun sıkıntısını da anlamış olmalısınız: Kai hâlâ oynayabiliyor, ama o oyun dışı kaldı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.