Kadına yönelik şiddet
Tevhîd, rahmet, adalet, hürriyet, barış ve muhabbet temellerine dayalı bir hayat düzeni olan İslam'da; kadınlara, güçsüzlere, çaresizlere yönelik şiddet için dayanak aramak ve çıkarmak önemli bir sapmadır, İslam'a ihanettir.
Çeşitli kültürlerde ve coğrafyalarda hayvan döver gibi -ki, hayvanı dövmek de İslam'da yoktur- kadınları, köleleri, çocukları döven güçlüler bulunmuş, Cahiliye dönemi Arap toplumunda da bu adet yaygın olarak bulunmuştur. Mekkeli Müslümanlar Medine'ye hicret edince burada yerleşmiş bulunan Yahudilerin kadınlarını dövmediklerini görmüş ve bunu garipsemişlerdi.
Peygamberimiz bir erkeğin karısını iz bırakacak şekilde dövmesi üzerine kadın için "kısas yapma"; yani erkeğin yaptığını ona uygulama hakkı tanıyarak dövme uygulamasını kaldırmak istemiş, fakat vahiy bu ıslahatın birden olmasını uygun görmemiş, zaman içinde kaldırılması yolunu açmıştı. Peygambermiz (s.a.) Müslüman toplumu tedîb ederek (eğiterek) genel manada şiddeti ortdan kaldırdığı gibi özellikle kadınlara şiddet uygulamasına karşı çıkmış, onlara sevgi, şefkat ve merhametle davranılmasını ısrarla tavsiye etmiştir. Bu ıslahatı iyi değerlendiren eski müfessirler de vardır. Bunlardan Ebû Bekir İbnü'l-Arabî'ye göre büyük alim Atâ, âyette geçen dövmenin ibâha (serbest bırakma) ifade ettiğini, genel olarak karı dövmeyi yasaklayan hadislerin ise kerahet (mekruh ve çirkin görme) hükmü getirdiğini tesbit etmiş ve sonuç olarak İslam'da "Koca, karısını dövemez" demiştir (Ahkâm, 420).
Bize göre de kadının aile hukukunu çiğnemesi halinde bir ıslah tedbiri olarak ve içinde yaşanılan topluluğun örf ve âdetine uyularak serbest bırakılan "kocanın karısını hafifçe dövmesi" eylemi, Hz. Peygamber (s.a.) tarafından toplum ıslah edilerek, insanın ve özellikle zevcenin dövülemeyeceği ifade ve telkin edilerek ortadan kaldırılmış, "iyi bir kocanın karısını dövemeyeceği" kaidesi bu yakışıksız davranışın önüne bir set olarak konmuştur. Burada sünnet (Resûlullah'ın sözleri ve uygulaması) âyeti neshetmemiş, tarihîliğini, yerelliğini ve kültürel bağlamını açıklamıştır.
Şiddeti Müslümanlara ve İslam'a yükleyen Batılılar ile onların uydularına yönelik olarak şu notu da eklemek gerekiyor:
Bugün ABD'de karısını döven erkeklerin oranı %79, İngiltere'de ise %77 dir.
Bu istatistik sonucunu verirken "oh ne iyi, onlarda da var" demek gibi bir kompleksin veya duyarsızlığın etkisi altında değiliz; üzülüyoruz, acıyoruz ve "birbirimizi kötüde örnek alacak yerde bütün dünyada sevgi, barış ve merhameti hakim kılmaya çalışalım" diyoruz.
Merhametsiz, eğitimsiz, hasta ruhlu... insanları kısa bir müddet içinde ıslah etmek mümkün değildir. Şiddete maruz kalan, ama kurtulmak için çaresi de olmayan kadınlara, zayıflara, çaresizlere çare olmak gerekiyor. Çare olmanın pek çok usulü, yolu, yöntemi vardır. Bunlardan ikisine işaret etmek isterim:
1. Şiddet uygulayanlara karşı etkili ve caydırıcı tedbirler almak gerekiyor ki, bu devlete düşen bir vazifedir.
2. Şiddete çaresizlik yüzünden katlanan kadınlara ve çocuklara sığınma yuvaları oluşturmak, buralarda hem barınma ve korunmalarını sağlamak hem de huzurlu bir gelecek için hazırlık yapmalarına yardımcı olmak icab ediyor ki, bu vazife de hem devlete hem de sivil topluma düşüyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.