Engin Ardıç

Engin Ardıç

Liberal aydınların derdi ne?

Liberal aydınların derdi ne?

Bildiğiniz gibi, belki de bilmediğiniz gibi, bu memlekette "liberal aydınlar" denilen bir grup var...
Bize bakmayın, biz kasap çırağı olduğumuz için onlar bizi pek ciddiye almazlar. Onlar entellektüel, biz gazeteci parçası.
Fakat bizim yazılarımızı yüz binlerce kişi okur, onları da sitesine dolgu malzemesi sağlamaya çalışan Internet çocukları...
Bu arkadaşların çoğu orta yaşlıdır. Maaşı "esas olarak" üniversiteden alırlar, bazı gazetelerde de şan şeref için yazı yazarlar, karşılığında para mara da ellerine geçmez pek.
Fakat havaları bin beş yüzdür. İçlerinde iyi çocuklar da vardır ama çoğunun ortak özelliği kasıntı ve antipatik olmalarıdır. Burunlarından kıl aldırmazlar. Küçük dağları onlar yaratmışlardır.
Dargelirli oldukları için herkesi de öyle sanmak gibi tuhaf bir de saplantıları vardır (tövbe, bazıları düpedüz zengin çocuklarıdır ama dargelirli görünmek hoşlarına gider.)
Bunların bir kısmı "eski solcu" tabir edilen kesimdendir. Zaten bu eski solcu denilen canlı türünün şimdilerde bir kısmı düpedüz faşist olmuş, bir kısmı liberal yazılmıştır.
Toplumda kendi kendilerine hiç de sahip olmadıkları bir ağırlık, bir ehemmiyet atfederler ve de vehmederler. Bu vehim üzerine de esip savurmaya koyulurlar.
"Politika" denilen sanattan habersiz oldukları için herşeyi hemen isterler ve de kendi uygun gördükleri şekilde...
Kürt meselesi mi? Çözümü basittir: Bırak gitsinler, bağımsız olsunlar, konu kapansın(!)
Anayasa mı? Yazıver bitsin.
Kaç yıldır neyin mücadelesinin ne çabalarla, ne güçlüklerle, nelerle boğuşarak, hangi belalar atlatılarak verildiğini idrak edemiyorlar.
Çünkü hangi ülkede yaşadıklarını ne yazık ki bilemiyorlar.
İstedikleri hemen sağlanamayınca huysuzlaşıyorlar, "bana bak başbakan" diye efelenip sonra da "beni iktidara sen mi getirdin" yanıtını alınca şaşırıyorlar. Kimisi "iktidar yanlısı görünmek kendi mahallesinde huzursuzluk yaratacağı için", kimisi "ne de olsa muhalif gazetede çalıştığı için patronu ve yönetimi hepten de kızdırmamak kaygısıyla" ara sıra "çakmak" zorunda hissediyor kendini, vicdanını rahatlatıyor.
Burunlarının dibinden mermi geçmedi ki hiç...
İki kere ağır cezada yargılandım, hakkımda açılmış asliye ceza davalarının sayısı da beş yüzü aşkındır, bunların kimisinin yaşadığı tek dava boşanma davasıdır ömründe.
Onlara sorarsanız, iktidar Türk faşistlerinin canına okumalı ama Kürt faşistlerine dokunmamalı! Hele arkadaşlarıysa...
Bu kafayla bakalım nereye varacaklar? Herhalde, eski partileri YDH nereye vardıysa, oraya...
Efendim bir de işe yaramadığı, yazıları okunmadığı, haksız yere para aldığı için kapının önüne konulunca "beni başbakan yaktı" diye ağlayanlar var ki, o da ayrı bir komedi filmidir. Ama hangisi Orçun, hangisi Nurhayat, hangisi Açılay, hangisi Çağatay, ayrıntısına girmem.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Engin Ardıç Arşivi