Gaziantepe soykırım heykeli pek yakışır
Güney, Fransız ya da Kilikya Cephesi (La Campagne de Cilicie) Birinci Dünya Savaşının ardından Fransız askerinin Ermeni Lejyonuyla TBMM yönetiminde-ki Kuva-yı Milliye arasında gerçekleşen bir dizi savaştan oluşur. Fransa 1916da imzalanan Sykes-Picot Antlaşması çerçevesinde Musulu, İngilizler ise Maraş, Urfa, Antep ve çevresini alacaktı. Ne var ki, İngiliz Musuldaki petrole göz diktiğinden Fransayla masaya oturup Musulu kaptı, Maraş, Urfa ve Antepi Fransızlara bıraktı. Bu, Musula karşı Maraş, Antep Urfa ve çevresi takasını İngilizin aklına düşüren ünlü, Bay Yüzde Beş (Mr. Five Percent), Osmanlı vatandaşı Galust Gülbenkyandır. Neyse, yöredeki ilk direnişi Sütçü İmam başlatır. Hamamdan çıkan kadınlara tecavüze yeltenince Ermeni milisler, Sütçü İmam karşı saldırıya geçer. Fransızlar ve peşlerine taktıkları Ermeni çetecilerle kıran kırana savaşır Maraşlı. Sonunda 12 Şubat 1920de işgalciler kenti terk eder. Geride yığınla şehit, top ateşiyle yakıp yıktıkları evler kalır.
Ama en önemli çarpışmalar Antepte yaşanır. Önce, 17 Aralık 1918de İngiliz girer Antepe; bir yıl sonraysa Fransızlarla Ermeni çeteciler gelir, İngilizlerden devralır kentin anahtarlarını. Hem Fransız hem de yardakçısı çeteler acımasızca, anlamsızca ve salt öldürmek, yok etmek için saldırır bu 83 bin nüfuslu Osmanlı liva merkezine. Ve 1920 yılının başında ünlü Antep savunması başlar. Fransız topçusuyla piyadesi 70 bin mermi sıkar, 6 bin 317 kişiyi öldürür, evleri yakıp yıkar. Ama ölümüne direnir yiğit Antep halkı ve TBMM den Gazi ünvanını alır. Son Fransız askeri 25 Aralık 1921de yapılan Ankara Antlaşmasıyla ayrılır kentten. Unutmadan, çarpışmalarda gösterilen başarılarından dolayı TBMM Maraşa da Kahraman ünvanını vermiştir.
Şimdilerde, Gaziantepliler bir Soykırım Heykeli dikme girişimi başlattı. Hiç kuşkusuz buna Maraş da katılacaktır. Hatta Urfayla Kilis de. Bu illerde Fransız hunharlığıyla Ermeni çetecilerin sivil halka uyguladığı kıyım ve acımasızlık öyle unutulacak işlerden değil. Bu nedenle, Napolyondan bu yana bir başına savaş kazanmamış, İngilizin ya da Amerikanın kanadı altına sığınarak, iki dünya savaşında da galiplerle birlikte saf tutmuş, demokrasi havarisi kesilmeye pek bir meraklı ama sömürgeciliğin en acımasız örneklerini sergilemiş, Emil Zolanın tanımladığı gibi, ödlekliğini hep milliyetçilik ve ırkçılıkla maskelemeye soyunmuş Fransıza anladığı dilden, yani Gaziantepe Soykırım Heykelini dikerek yanıt vermek boynumuzun borcudur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.