Haşşöyle!
Yeri cennet olası hocam Tahir Alangu bir gün sınıfa elinde Almanca bir kitapla geldi. Kitabın kapağında "Theater I" yazıyor.
Nedir hocam, dedik.
Lise ders kitabıymış.
"Almanya'da liselere seçmeli tiyatro dersi koydular, hemen bir tane getirttim," dedi, "eğitim reformu dediğin böyle olur!"
Keferenin seçmeli derslerine imrenirdik. Bizde tasavvur bile edilemezdi ki...
Örneğin bir seçmeli sinema dersimiz olmadığı için dört yıl boyunca çarşamba akşamları Bomonti'deki Kervan Sineması'nın yolunu tuttuk, patlamış mısır kokuları ve tavandan şıp şıp damlayan yağmur suları eşliğinde Sinematek'te sinema "okuduk"...
Sonra Robert College'e gittik, bizden daha genç kardeşlerimize baktık, büsbütün gıpta ettik.
Öğrencilerin "numarası" yoktu orada, çünkü her öğrenci bir bireydi.
Beden eğitimi dersleri fizik yazılısıyla kimya sözlüsü arasına sıkıştırılmıyor, öğrenciler Andre Gide'in deyimiyle "tebeşir tozu, ter ve sperm kokan" sınıfta soyunup giyinmiyor, beden derslerinden sonra okulun duşlarından şarıl şarıl sıcak sular akıyordu...
Daha doğrusu, sınıf diye bir şey yoktu.
Her dersin ayrı bir "dersliği" vardı. Az öğrenci yazılmışsa bir tek oda ve bir tek masa, çok öğrenci varsa amfi, herkesin ortak artık aldığı en kalabalık derslere de okulun konferans salonu. (Refik Bey, sizin zamanınızda da Albert Long Hall'a kısaca "saatli bina" denir miydi?)
Öğrenci örneğin "3 Edebiyat B" sınıfında kırkılmıyor, elinde kitaplarıyla defteriyle tarih dersinde tarih dersliğine, coğrafya dersinde coğrafya dersliğine gidiyordu. (Coğrafya dersliğinin sonradan dönüştüğü efsanevi Şakir'in Kahvesi'nde geçen unutulmaz günlerimizi Cem Boyner ve Güler Sabancı anlatsınlar...)
Şimdi artık bütün okullarımızda da böyle olacak.
Kahvehane değil, derslikler.
Eğitimde reform yapılıyor.
"Arapça seçmeli dersi" konacakmış, Arap kültürüne ilişkin her şeyden nefret eden Kemalistler bozuluyorlar.
Yetmez. Tiyatro dersi, sinema dersi, el sanatları dersi de konulmalıdır.
Biz üniversitede önce işletmecilik, sonra sosyal bilimler okuduk, ama o arada seçmeli Osmanlıca dersi aldık!
O kadar sevdim ki, daha tek sömestrde, dili ağır olmayan her eski yazı kitabı okuyabiliyordum, en başta Ömer Seyfettin ve Halide Edib. (Şimdi epeyce unuttum, zorlanıyorum.)
Liselere seçmeli Osmanlıca dersi de konulmalı, isteyen öğrenci en azından Atatürk'ün Büyük Nutuk'unu "aslından" okuyup anlayabilecek kadar Osmanlıca öğrenebilmelidir.
Çünkü efendim, Gazi Mustafa Kemal Paşa yirmili yıllarda ağdalı bir Osmanlıca kullanırdı!
Şiştiniz mi, Nutuk'un ancak "tercümesini" okuyabilen gardrop Atatürkçüleri?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.