Muhalefetten beklenen
Muhalefet iktidara karşı iki yol izler. Ya kendi politikalarını açıklar ve bunun ülkenin yararına olduğunu anlatır ve halkın kendisini tercih etmesini ister ya da hiçbir alternatif politikadan söz etmeden sadece iktidarı eleştirmekle yetinir. Üstelik bu eleştiriler izlenen politikalar üzerinde olmaz söylenen sözlere ustalıkla cevap verilmeye çalışılır. Bugün ülkemizde muhalefet bu yolu izlemektedir.
Muhalefetin nasıl bir dış politikadan yana olduğunu bilmiyoruz. CHPnin ABye üyeliği istediğini sanıyoruz ama diğer tercihlerini, dünyanın nasıl şekillendiği ve bu oluşumda yerimizin ne olması gerektiği konusundaki düşüncesini bilmiyoruz. MHP herhangi bir ittifakı gerekli görmüyor ve tek başımıza sorunlarımızı çözeceğimizi düşünüyor. Eğer bir ittifaktan söz edilirse bunu o ülkeye kendimizi satmak olarak yorumluyor. BDP Türkiyenin sorunlarıyla ilgilenmiyor. Tartıştıkları tek konu Kürt sorunu. Ayrıca Kürtler için istedikleri tek şey kimliklerinin tanınması ve bölgenin kendileri tarafından yönetilmesi. Gelecek nesillerinin nasıl yetişmesi gerektiği konusunda hiçbir düşünceleri yok. Gençler taş ve molotofkokteyli atmayı becerirlerse eğitimlerini yapmış sayılacak. Onlar için herhangi bir bilimsel ve sanatsal eğitimden söz edildiğini duymuyoruz. Zaten yüksek tahsil yapmış Kürtlerin çoğu hukuk tahsil etmiş. Çünkü hayat ihtilaflardan ibarettir ve onu çözmek gerekir diye düşünülüyor.
***
Geçmişte ülkemizde iki parti vardı. Biri muhafazakar diğeri resmi görüşü savunan parti idi. Oyların yüzde elliden fazlasını muhafazakar parti geri kalanını diğer parti alıyordu. Bunu durumu değiştirmek isteyenlerin tek yolu muhafazakar partiyi bölmekti. Yıllar önce Çeliği Öldürmek adlı bir makale yazdım. Muhafazakar partinin içinde yer alan milliyetçi ve dindar kesimin ayrılması sağlandı ve nasıl çeliğin içindeki demir dışındaki metaller ona yenilmezlik sağlarsa ve onları ayırınca geriye kalanı çekiçle ufalarsanız muhafazakar parti de benzer şekilde saf demire dönüştürüldü ve 1990lar koalisyonlar ve siyasi istikrarsızlık dönemleri oldu.
AK Parti muhafazakar ve dindar kesimleri bütünleştirdi. Hatta geçmişte CHP içinde yer alan liberal kesim de bu partiyi destekledi. Ancak milliyetçiler dışarıda kalmaya devam ettiler ve tek başlarına iktidara gelmeleri mümkün olmadığı için CHP ile koalisyon hesapları yapmaya başladılar. Türkiyenin dünya üzerindeki yeni konumu eskisi gibi içe kapalı bir politika izlemesini gereksiz kılıyordu. Ancak milliyetçilik bir savunma ideolojisi olduğu için çevre ülkelerle işbirliğini imkansız hale getiriyordu. Sadece Kıbrıs ve Azerbaycan gibi ülkeler soy ortaklığı nedeniyle hesaba katılıyordu.
Muhalefetin yeni bir biçimlenmeye ihtiyacı var. CHP yeni dünya düzeninin teorik yapısını, gücü yetiyorsa, kendisi bulacak yoksa dünyadaki gelişmeleri yakından izleyerek ülkemizin arkada kalmasını engelleyecektir. MHP ideolojisini yeni dünya düzeni ve ülkemizin bu yapı içindeki yerine göre yenileyecektir. BDP hangi ülkenin bir parçası olmayı düşünüyorsa o ülkenin sorunlarının çözümü için gayret sarf edecektir. Bana göre en büyük hataları, resmin tamamına bakmadan, günlük ihtiyaçlara göre, sadece talep ederek ama ortak bir yapının oluşmasına katkı yapmadan siyaset yapmalarıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.