Çin’in stratejisi
Çin’in izlediği politikaları belirlemek için önce şartları tespit etmek gerekir. Çin’in ucuz işçilik kaynağı olarak özellikle ABD’li müteşebbisler tarafından kullanılması şu sonuçları doğurdu. Çin ekonomisi, ucuz işçilik ve devletin sübvansiyonlarının desteği ile, dış ticaret fazlası veren bir numaralı ülke oldu. Ancak Çin ihracat gelirlerini ithalatı finanse etmek için kullanmadı ve malını alan ülkelerden alacaklı hale geldi. Yıllarca devam eden bu süreç, başta ABD olmak üzere, Batılı ülkeleri borç batağına sürükledi. Bu paraları küresel sermaye kontrol ediyordu ve büyük bir güce ulaştıkları için dünyada yeni bir düzenin kurucusu ve yöneticisi olmak istediler. Ancak yerli sermaye giderek onların kontrolüne gireceği endişesiyle küresel sermayeye savaş açtı. Şimdi bu büyük savaşın içerisindeyiz. Yani ne İran ne Suriye ne de ABD’nin yenildiği söylenen Irak ve Afganistan önemli sorundur. Zaten gösterilen doğru olsa büyük güç olmanın bir anlamı kalmaz ve manevi güç herkesi yenerdi.
***
Şu anda ekonomik yapı yeniden düzenlenirken bu yapının üzerine siyasi dengeler oturtulacak. Bu konudaki öngörüm şöyle: ABD ve Rusya Çin’i ve Avrupa’yı kendilerine rakip olarak görüyor ve bunları kontrol etmek istiyor. Geçmişte esas belirleyici konumda olan askeri güçte hala onlar öndeler. Ancak ekonomik gücü de kontrol etmeleri gerekiyor. Çin ve Avrupa ise Afrika ve Ortadoğu’da etkin olmak istiyorlar. ABD ve Rusya bunu engelleyecek politikalar izliyorlar. Kuzey Afrika ve Arap bölgesindeki ayaklanmaların gerçek amacı budur ve dış dinamikler daha belirleyicidir.
Çin büyük ölçüde alacaklıdır ve bunları ilişkileri geliştireceği ülkelere transfer etmek istemektedir. Mesela ABD’deki alacağını bize transfer edebilir. Bugünlerde Çin Başkan Yardımcısının seyahatleri ekonomik amaçlı gözükse de arka planda siyasi hesaplar vardır. Mesela İran’la iyi ilişkiler içindedir ve Türkiye’nin bu ülkeyle iyi ilişkiler içinde olmasını istemektedir. Böylece Ortadoğu’da etkili olacaktır ve Afrika’ya açılan kapıda dostları bulunacaktır. Ziyaret sadece ekonomik olsaydı çok daha önceleri yapılabilirdi. Şu sıralarda ülkemizin cari açığı sorun olmak üzeredir ve Çin bu konuya yardımcı olarak siyasi konumunu güçlendirmek istemektedir. Çin ile yakınlaşma bir seçenek olabilir. Ama bu durumda ABD ve Rusya ile karşı karşıya kalmayı göze almak gerekir. Rusya zannedildiği gibi Çin’e yakın değildir hatta en büyük tehlike olarak onu görmektedir. Aynı coğrafyada olan bu iki ülkeden Rusya’nın nüfusu azdır ve kontrol ettiği alan hem geniş hem de zengin doğal kaynaklara sahiptir. Bu topraklar Çin’in rüyası olabilir.
ABD’nin en büyük rakibi Çin’dir. Afrika’yı ve Ortadoğu’yu kontrol ederse en büyük güç o olacaktır. Zaten bu konu çok tartışılmaktadır. Ancak bunu bir kader saymayan ABD gücünü korumak için tedbirler almaktadır.
Türkiye bu büyük mücadelede kilit ülke konumundadır ve ülkemize yönelik operasyonlar yapılması normaldir ve bunları yaşamaktayız. Önümüzdeki dönemde siyasette büyük değişiklikler beklenmektedir. Bunları bu büyük mücadelenin bir parçası olarak görmek abartılı sayılamaz. Muhalefetin kişisel yıpratmayı ön plana çıkarması ve Erdoğan’ı hedef almasının sebebi açıklanmalıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.