Kesintiliye ve din dersine karşı mısın, değil misin?
Sözün gittiği yeri hesap etmeden yazınca maksadı aşma, karşı kampta olanların ekmeğine yağ sürme tehlikesi ortaya çıkıyor.
Baştan beri kesintili eğitime karşı çıkanların maksadı belli; İmam Hatip Okullarını baltalamak.
Zorunlu ve isteğe bağlı din dersine karşı çıkanların da sebepleri açıkça ortada; "çocuklarının veya daha doğrusu bu ülke çocuklarının dindar olarak yetişmeleri" onların korkusu.
Müslüman ve bir manada İslamcı oldukları halde kendilerince makul sebeplerle- milli eğitimin yaptığı son değişiklikleri eleştirenler, üsluplarına dikkat etmezlerse yapıcı olana değil, yıkıcı ve bozucu olana yardım ediyorlar.
Meseleye önce ilke olarak bakmak gerekiyor:
Kesintili öğretim mi, kesintisiz öğretim mi daha faydalı?
Din dersi olsun mu, olmasın mı?
Eğer kesintili eğitimin daha faydalı olduğuna ve dolayısıyla olması gerektiğine inanıyorsanız önce bunu açıkça ifade edeceksiniz (aksine inanıyorsanız bunu da açık söyleyeceksiniz).
Faydalı olduğuna ve olması gerektiğine inandığınız halde bunun zamanlamasına itirazınız varsa; "gerekli hazırlıklar yapılmadan sistemin değişmesinin sakıncaları var" diyorsanız bunu da böyle ifade etmeniz gerekiyor.
Karışık, maksadı karanlık bir üslub kafaları karıştırıyor ve dostları üzüyor.
Mesela:
"Halen derslik ve öğretmen eksiği varmış, kesintiliye geçilirse bu daha da artacakmış".
Bu yüzden iyi olmayan sistemi savunmak yerine "bir seferberlik yaparak kısa zamanda derslik ve öğretmen eksiğini giderelim" denir.
"Müfredat mevcut sisteme göre hazırlanmış".
Bu da mesele mi? Derhal çalışma başlatılır, yeniye göre müfredat hazırlanır. Bu çalışma başlamıştır bile.
"İlk dört yıldan sonra çocuk yaştaki öğrenci uygun seçimi nasıl yapabilecekmiş?"
Lise sonda bile uygun seçimi öğrenci tek başına yapmıyor ve daima yanılma payı vardır. Şu halde doğru olan "öğrenciyi sekiz yıl yanlış öğretim programında hapsetmek değil, dörder yıl ara ile durumu gözden geçirme imkanı ve fırsatı vermektir.
"Kızlar okuldan alınacak, eve hapsedilecekmiş."
Bunu yapacak olan şimdi de yapıyor. Ayrıca sekiz yıl sonunda kızı okuldan mahrum etmekle dört yıl sonunda bunu yapmak o kadar farklı mıdır? Birinde kız 11-12, ikincisinde 15-16 yaşında; ikincisinde olunca yetişmiş mi oluyor? Kızları ailelere rağmen okutalım diye kesintisiz öğretimi 12 yıl yapmak mı yoksa -okulları kızların da okutulacağı hale getirerek- aileleri okutmaya teşvik mi hayırlı sonuç verir.
"Evde okutmak için bizde yeterli ebeveyn yokmuş"
Bugün ilköğretimin sonlarından başlayarak üniversiteye girinceye kadar imtihan cenderesine sokulan çocuklarımızı okul mu, ebeveyn mi, kurslar ve ücretli ev hocaları mı okutuyorlar/hazırlıyorlar!?
Düşünmek ve eleştirmek herkesin hakkı olabilir; ama sözün nereye gittiğini de düşünmek sorumluluğu vardır.
Din dersini gelecek yazıda ele alacağım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.