"İyi ki varsın" demiyorsa sevgi...
"İnsan bazen ne aşk istiyor, ne meşk" dedi; "tabii günümüz kültüründe ne anlama geliyorsa artık bunlar!"
Genç kızlık çağından beri tanıyorum onu.
Şimdi otuzlu yaşlarının sonlarında, bir çocuk annesi, güzel ve zeki bir kadın.
Eski tanıdıklardan, filmlerden, kitaplardan söz ederken nasıl birden konunun buraya geldiğini anlamamıştım ama "peki ne istiyor insan?" diye soruverdim. "Ayıp değil ya, insan aslında beğenilmek istiyor."
Durup kahvesinden bir yudum aldı. "Gün geliyor, şöyle bir bakıyorsun. Sevdiğin kişi seni bir kez bile içtenlikle övmemiş, gerçekten beğenmemiş, kişisel özelliklerini umursamamışsa... İstediği kadar seni sevdiğini söylesin, anlamı kalmıyor. İçin soğumaya başlıyor."
Baktım, gözleri buğulanmıştı.
***
Neden başımdan geçen bu konuşmayla başladım yazıma, onu anlatayım.
Aktüel dergisinin son sayısında dört genç terapistle yapılan söyleşiyi okurken aynı noktanın vurgulandığını gördüm.
"Çiftlerin temel problemi öfke, kızgınlık ve çatışma değil, birbirlerine karşı ördükleri duvarlar, aşağılama ve eleştiri" diyorlardı.
Çok değer verdiğim bir psikanalist ve düşünür olan Adam Phillips'in sözleri geldi aklıma.
Çiftlere danışmanlık yaptığı dönemde çoğunun sadakatsizlik karşısında daha baştan affetmeye hazır olduğu Phillips'in dikkatini çekmişti.
Asıl affedemedikleri şey birbirlerine hayatlarındaki önem ve yeri hissettirememiş, azıcık da olsa birbirlerini pohpohlamamış olmalarıydı!
Öyle bir "kara delik"ti ki bu, ne yaldızlı sevgi lafları örtebiliyordu üzerini, ne de alışkanlıkların konforu!
***
Bir başımıza sevmiyoruz birbirimizi.
Hiçbir ilişkiyi yalnız bırakmıyorlar. Zaten hiçbir ilişki de uzun süren bir yalnızlığa katlanamıyor.
Ama derdin kaynağı da tam orası!
Yaşadığımız hayat bizi hırpalıyor; sosyal ilişkiler kısa zamanda kişiliğimizi paspasa çeviriyor.
Sevmeler korkak, sevilmeler cılız.
İlişkiler hızla aşktan meşkten çıkıp duygusal köleliğe dönüşme eğilimi taşıyor.
Böyle bir ortamda dile getirilmiş "seni seviyorum"lar hoşumuza gitse bile, dünyaya sevinçle bağlanmamıza yetmiyor.
Beğenilmek, onaylanmak, özelleştirilmek istiyoruz.
Ama içtenlikle söylenmiş bir "İyi ki varsın!" var ya...
Hele sevdiğimiz tarafından güçlü biçimde söylenip tekrarlanıyorsa...
İçten içe bu duygu hep hissettiriliyorsa...
Birdenbire gökten bir projektör tutuluyor sanki!
Varlığımız aydınlanıp onaylanıyor. Her şey yerli yerine oturuyor o zaman.
Dünyada bir "yerimiz" oluyor.
Bu işte, insanın asıl istediği, bu duygu, bu tatmin!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.