Engin Ardıç

Engin Ardıç

Küçük insanlar senfonisi

Küçük insanlar senfonisi

Bu sefer daha iyi olmuş, bu dizi ötekinden (neydi adı, "Avrupa Yakası" daha iyi...
Çünkü: Bir, bu sefer "tempo" var. Dizi "Türk temposundan" uzaklaşmış, hızlanmış, dünya standardına biraz daha yaklaşmış. (Sakın ha "Amerikan temposuna" getirmesinler, seyircinin yabancı film ve dizilere alışık olmayan kesimi izleyemez.)
İki, bu sefer herkes ama herkes iyi oynuyor.
Geçen dizide iyi oynayanlar vardı ama iyi oynamayanlar da vardı, düpedüz "dolgu malzemesi" olarak kullanılanlar da.
Dizinin ismi önemli değil. "Yalan Dünya" demişler, "Neşeli Günler" de olabilirdi, "Bizim Mahalle" falan da.
Ne anlattığı da önemli değil. "Kimleri" anlattığı önemli.
Gülse Birsel'in de kendi kendisiyle ve bu tür dizilerle bir yandan dalgasını geçtiği gibi, "bizden" insanları anlatıyor. "Yerli" yani. (Öbür dizi de yerli olmasına yerliydi de, zorlama yanları çoktu.)
Bu insanlar bu toplumda yaşayan canlı varlıklar.
Ve de küçük insanlar, basit insanlar. Olumsuz anlamda basit, ve de gülünç.
Sınıf değiştirme çabalarıyla, görgüsüzlükleriyle, küçük hesaplarıyla, kasılmalarıyla, yetersizlikleriyle, umarsızlıklarıyla.
Çevrenize bakınız, pavyondan dost tutan ve işadamı geçinen, Nazım'dan şiirler okuyup kendini aydın sanan ama çocuğuna bir sarılıp öpmemiş köylüyü de göreceksiniz...
Saçını boyatmış, hemen her kelimeyi yanlış söyleyen, kocasının cebi para görünce burjuva olduğunu sanan kadıncağızı da...
Eşek kadar olmuş ama hala bir baltaya sap olamamış kayınbiraderi de göreceksiniz, okumayan, bunalımlı haylaz oğlanı da...
Pop, arabesk, "fantaaaazi" karışık söyleyen ve sanatçı olduğunu iddia eden konsomatrisi de, her odaya ayrı terlik koyan temizlik budalası kocakarıyı da, gözüne kestirdiği bir koca adayı bulunca kancayı takan alaturka tazeyi de...
"Öbür grubu" görmek için galiba Cihangir-Beyoğlu taraflarına çıkmanız gerekecek.
Taşradan gelip dizi oyuncusu olma sevdasıyla yanıp tutuşan kız irileri, beş para etmez yönetmen bozuntuları, filmlerde gördüğü Amerikalı havalarını taklit etmeye çalışan körkütük cahil yıldızcıklar, kendini solcu sanan ham hışır ve yarıaydın genç kadınlar...
Ama bunlar şirin insanlar. Gülünesi insanlar.
Onun için de bol bol gülüyoruz. Bana küsecekler tek tek isimlerini sayamadım diye ama bütün oyuncuların, Açılay'ın deyimiyle, emeklerine sağlık, ellerine sağlık.
Rutkaycığım, senin de ses tonuna sağlık olsun bari! Her cuma akşamı Çağatay'ı seyrettikçe kulaklarını çınlatıyorum.
Şimdi merak ettiğim, kaçıncı bölümden sonra dizinin suyunu çıkaracaklar? Umarım bu "sezon" değil, şöyle iki yıl sonra falan tavsar... Bu "momentumu" sürdürsünler, tadı hemen kaçmasın ki daha aylarca doya doya gülelim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Engin Ardıç Arşivi