Halk kendini yönetirse...
Tunus uzaktan farklı görünebilir, ancak birkaç günü dolu dolu burada geçirince insanı heyecanlandıran pek çok yönü var.
Dünyanın tanıdığı en azılı diktatörlüklerden biriydi Tunus; bunayan kurt Habib Burgibanın yerini, bir saray darbesiyle ele geçiren istihbarat kökenli içişleri bakanı ZeynelAbidin Bin Ali pençelerini her türlü ideolojik grubun, farklı düşünce sahibinin boynuna geçirerek zorba bir yönetim kurmuştu. Hiçbir zaman yerinden edilemeyeceğe benzeyen bir yönetim...
Cezaevleri rejim kurbanlarıyla doluydu. Biraz şanslı olanlar soluğu daha özgür ülkelerde almış, yapılanları uzaktan seyre dalmıştı. Ufak bir kıvılcım her şeyi değiştiriverdi Tunusta. Bin Ali ve adamlarının yerini zulmüne uğrayanlar, mağdur ettikleri aldı. Yasemin Devriminin gerçek bir devrim olduğunu daha ülkeye adım atar atmaz anlıyorsunuz.
Bütün yönetim kademeleri, vaktiyle zindanlara atılmış veya çareyi sürgün hayatında bulmuş kişilerden oluşuyor. Anayasa yazmakla görevli Ulusal Kurucu Meclis üyelerinin bir haylisi cezaevinden yeni çıkmış aydınlar...
Eski rejim demokratik değildi; lâikti ve bu ilkeyi din-karşıtlığı yorumuyla uyguluyor, inançlı insanlara göz açtırmadığı gibi dindarlık simgelerine de günyüzü göstermiyordu. Yeni gelenler ise, hiç değilse çoğunluğu, dindar veya dine saygılı insanlar... Hepsinin ortak özelliği demokrasiyi ciddiye almaları...
Yeni Tunus demokratik olduğu kadar bütün dinlere saygılı, halkın çoğunluğunun tercihlerine dikkat eden bir ülke olmak zorunda. Ülkenin yeni yöneticilerinin bu geçişi sorunsuz gerçekleştirmeleri gerekiyor. Rashid Ghannuşinin bize söylediği gibi, Tunusun en önemli sorunu geçiş sürecinin kendisi...
Geçiş sürecinde en büyük sorumluluk ülke insanlarının ağzının içine baktığı Ghannushinin sırtında. Dinî eğitimli bir sosyolog, bir bilge kişi Ghannushi; önemli koltukları farklı eğilimden saygın kişiler arasında bölüştürüp hiçbir resmi görev almaması onun kendi fikri. Atılan her adımda yanlışa düşülmemesi için görüş açıklıyor, aşırılıkları törpülüyor, değişimin kalıcılık kazanması için ekonominin iyileştirilmesi gerektiğinin de farkında.
Sürgün hayatının hiçbir zaman bitmeyeceği sanıldığı dönemlerde bile, ne zaman biararaya gelsek, Aman Tunusla yakın ilişki kurun derdi; Türkiyenin dostluğuna müthiş önem veren biridir diye takdim etti Ghannushiyi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül. Eski Tunus bir çok yönüyle eski Türkiyeyi andırıyordu, yeni Tunus da yeni Türkiye gibi olma gayretinde.
Hiç de kolay olmayan bir hedef bu. Türkiyenin ne de olsa demokratik mücadeleye imkân veren bir siyasi tarihi ve bu mücadele içinde bilenmiş deneyimli kadroları var; Tunus ise daha o yola yeni yeni giriyor. Dine-karşı kapkatı bir lâiklik anlayışından diniyle barışık bir yeni sistemi oluşturmak zorunda ve bunu başarması hiç de kolay değil. Oradaki psikolojik ve reel engeller bizden çok daha fazla çünkü. Esas sınav ise beklentilerin çok yüksek olduğu ekonomi cephesinde verilecek ve bu alanda cepheye sürebileceği pek az değeri var ülkenin...
İşleri zor, fakat bunu başaracak azme ve kararlılığa sahip Tunuslular...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.