Bu "aydın"larla buraya kadar!..
Cumhuriyet'in onca yılda ürettiği resmi "aydın" tipinin ve "kültürlü insan" anlayışının nasıl cılız, nasıl at gözlüklü ve bizzat kendi kültürel derinliklerine karşı küstah bir yabancı olduğunu gördükçe...
Geçip giden koca bir 20. yüzyıla üzülmemek imkânsız!
Onca yıl, onca talim terbiye, onca müfredat...
Yüz Temel Eser yayınıymış, Doğu'nun ve Batı'nın klasiklerini okumaya çağrıymış...
Hepsi hikâye!
Sonuçta toplumun en okumuş yazmış kesimlerinden ortaya çıkan "aydın" tipi şu...
Hayran olduğu Batı tarafından bilim ve kültür çevrelerinde ancak figüran rolüne uygun görülen ve kompleksleri paçalarından akan biri!
İnsan buna nasıl dertlenmez!
***
Mesela evde, sokakta, medyada, Twitter'da, Facebook'da ve TBMM'deki 4+4+4 tartışmasını alalım...
Yeni uygulamada karşı çıkılacak ve düzeltilmesi istenecek ne çok şey var!
Ama muhalifler her zaman olduğu gibi kafayı tek bir noktaya odaklamışlar: İmam hatiplere...
Gözleri başka bir şey görmüyor.
"Türkiye'nin gelecekte bütün eğitimli ve yönetici kadroları İmam Hatipli olacak!"
Bunu iddia ediyorlar!
Hani bunu duyunca insanın içinden kocaman ve dalgacı bir "yok ya!" patlatmak geliyor ama ciddiler.
Gerçekten böyle bir Türkiye'nin bizi beklediğine inanıyorlar. İmam Hatip okununca...
Yani öteki dersler dışında okulda bir de diliyle, ilmiyle İslam dini ve kültürü öğrenilince...
Sanıyorlar ki...
Bir daha ticaret ve sanayiye girilmiyor; bilime ilgi duyulmuyor; sanat yapılmıyor; hatta asla ve kat'a "ateist" olunmuyor!
Hayatın gerçeklerinden o kadar uzaklar; o kadar bakar kör haldeler!
***
Evlerindeki kitaplıkta durmasının bile kendilerini pek "kültürlü" kıldığına inandıkları klasik yapıtların temel derdinin dine ve temel ahlaka dair meseleler olduğunu fark edemeyecek kadar şaşkınlar!
Dinsel eğitimin ne olduğunu, dini tanımanın nasıl bir ruh durumu yarattığını hiç bilmedikleri için...
Ne Dostoyevski'yi, ne Rilke'yi, ne Andre Gide'i, ne Albert Camus'yu anlayabiliyorlar!
Bach çalmak sorun değil! Notalar orada! Ama bu kafayla Bach'ı hissetmek mümkün mü? Külahıma anlatsınlar!
Vazgeçtim Tarkovski'nin muhteşem metafiziğinden...
Bu kafayla...
Pedro Almodovar'ın koyu Katolik bir eğitim ve çatışmalar dünyası tarafından belirlenmiş filmlerini bile anlamalarının imkânsız olduğunun farkında değiller!
Keşke din karşısındaki ürküntü ve cehaletleri samimi bir arayışın sonucu olsaydı! Ama değil!
Yıllar boyu bürokratik oligarşi ve medya el ele verip kitleleri bu çerçevede eğitti!
Tabii dine tavırlı kültürün bu kadar kısır ve kurgusal olduğu bir toplumda, dindar kültürün de derin ve renkli kalmakta çok zorlanmasına şaşmamak gerek!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.