Bölgenin geleceği
Olaylar değerlendirilirken genelde özelden genele gidilir. Küçük olaylar yan yana getirilerek bütün hakkında değerlendirme yapılır. Bugün dünyada çatışmanın hangi güçler arasında olduğu belirsizdir. Hepimiz Esedin ne yapacağını, Suriyenin nereye gittiğini merak ediyoruz. Bu konuda bir senaryonun olup olmadığını, varsa ne olduğunu merak etmiyoruz. Benim olaylara yaklaşımım farklıdır. Önce geneli değerlendiririm ve bunun küçük aktörlere etkilerinin ne olacağını tahmine çalışırım. Değerlendirmelerim her zaman doğru çıkmaz ama genelde gelişmelerin bu yolla daha iyi tahmin edileceğine inanırım. Mesela Libyadaki olayları değerlendirirken katıldığım televizyon programlarında sırada Suriyenin olduğunu, Basra Körfezi civarında savaş çıkması ihtimalinin yüksek olduğunu ve tarafların Arap ülkeleriyle İran olacağını söylemiştim.
Dünyada SSCB dağıldıktan sonra nasıl bir denge kurulacağını merak ettim. Ama önce bu dağılmanın sebebini aradım ve ABD ile SSCB arasındaki dengeyi bozan yeni bir güç olup olmadığını aradım ve küresel sermayenin yeni güç odağı olduğu ve bu gücün ulus devletlerle savaşacağını, küresel sermayenin tasfiye edileceğini ve yeni dengenin yine ABD ile Rusya arasında kurulacağı sonucuna vardım.
Yaşanan ekonomik kriz beklenmeyen bir olay değildi ve küresel sermaye bu krizle bertaraf ediliyordu. Bu krizden iki gücün zararlı çıkacağını ifade ettim. Küresel sermayenin yeni üssü olarak belirlenen Avrupa ve sermayenin asıl kaynağı olan Çin, etkisini kaybedecek ve ABD ile Rusya iki büyük güç olacak, Türkiye de bölgesel bir güç olarak bu dengenin istinat noktası olacaktır dedim.
Küresel sermayenin etkin olduğu dönemde ülkemiz de onun etkisi altında kaldı ve yüksek cari açık oluştu ve bunun sonucu olarak borçlandık. Şu günlerde çok tartışılan konulardan biri, halkımızın tasarruf etmediği ve kazancından fazla tükettiği oldu. Oysa 1970lerde ülkemizde tasarruf oranı yüzde yirmi beş civarındaydı ama şimdi yüzde on ikiye düşmüştü. Gerçekte tasarruf oranını belirleyen halkın eğilimi değil ülkede uygulanan ekonomik politikalardır. Geçmişte araba, ev ve benzeri pahalı şeyleri alacak kişi önce tasarruf eder ve bunu bankada tutarken bankalar bu tasarrufları yatırıma yöneltirdi. Şimdi önce tasarrufa gerek kalmadı. Herkes malı alıp bedelini sonra ödüyordu ve tasarrufa gerek kalmamıştı. Halkın tasarruf oranını artırmak kolaydır. Bankalar konut kredisinde peşin ödenecek miktarı artırır ve tüketici kredileri kesilirse müsrif zannedilen halk birden değişir ve tasarrufa yönelir.
Önümüzdeki dönemde bölgeyi şöyle değerlendirebiliriz. Irak federatif bir yapıya dönüşecek ve Kuzey Irak Şiiler dışındaki halkla bütünleşecek, bu yapı ülkemizle yakın ilişki içinde olacak. Suriyede BAAS yönetimi sona erecek ve yeni yönetimle ilişkilerimiz iyi olacak. Bunları gören bazı güç odaklarının ülkemizde operasyonlar yapması beklenir. İsrailin İrana saldırması bölgeyi İrana yaklaştırır. Bu nedenle çatışmanın Araplarla İran arasında olması tercih edilir.
Bölgedeki bu değişimler bazısını rahatsız edebilir. Diğerleri bölgedeki devletleri İngiltere kurdu, bir başkasının da bu yapıyı değiştirmeye hakkı vardır der ve şöyle bir görüş yaratabilir. Bölgeyi geçmişte başkaları belirledi, şimdi halk belirleyecek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.