Ha Enver Bab-ı Aliyi basmış ha İnönü Çankayaya kurulmuş!
Rahmetli Atilla İlhanın lafıdır bu: Enverin kalkıp da Bab-ı Aliyi basmasıyla İnönünün Çankayaya çıkması arasında hiçbir fark yoktur der. Peki, niye böyle bir şey söyler?
Efendim, Mustafa Kemalin doktorları tedavisinin mümkün olmadığına karar verir vermez, CHPnin önde gelen ikilisi, boşalacak Cumhurbaşkanlığı koltuğunu kapma yarışına soyunur. Bunlardan biri İsmet İnönü diğeriyse CHP Genel Sekreteri ve İç İşleri Bakanı Şükrü Kayadır. Önceleri ikisi de MEH/MAH örgütünü kullanmaya çalışır; başaramaz. Bunun üzerine Şükrü Kaya, Teşkilatı Mahsusalı eski arkadaşlarını devreye sokar. Kısacası, Hükümetin Çelik Yumruğu Şükrü Kaya her ne pahasına olursa olsun Çankayaya çıkmayı kafasına koymuştur. Celal Bayar, o günleri şöyle anlatır:
Mecliste gruplar oluşmuştu. Özellikle İsmet Paşaya karşı oluşturulan guruba Ali Çetinkayada katılmıştı. Şükrü Kaya, başı çekiyordu. Ben bu guruplaşmalara karşıydım; meclisin Cumhurbaşkanını her türlü etkiden ve baskıdan uzak, seçmesini istiyordum.
Şükrü Kaya ilginç adamdır. İspanyanın diktatörü Francoya silah sağlayan Ekrem Hamdi Königin içinde yer aldığı, Kanadalı silah firmalarının da adının geçtiği, uluslararası silah kaçakçılığı davalarında Şükrü Kayadan sıkça söz ediliyordu. Mustafa Kemalin ondan kaygı duyduğu hele de TBMMnin üstünde, İtalyada olduğunca bir Faşist Konseyin kurulmasını gündeme getirdiğinde nasıl çileden çıkıp Kayayı azarladığı konuşuluyordu Ankara kulislerinde. Ancak artık Mustafa Kemalin olaylara müdahale edecek gücü kalmamıştı. Bu arada ordu bile ikiye ayrılmıştı: İnönücüler ve Şükrü Kayacılar.
Kavga o boyuta varır ki, Mustafa Kemal her an ikisinden birinin ölüm haberini bekler ve 1938 Eylülünde İsmet Paşanın öldüğü haberi gelince, hemen vasiyetine bir ek yaptırarak İnönünün çocuklarına maaş bağlar; eğitim giderlerinin devlet kesesinden karşılanmasını emreder. İsmet Paşanın öldürüldüğü haberi boşuna yayılmamıştır. Şükrü Kayanın yakın dostu, eski Teşkilat-ı Mahsusacı Recep Zühtünün İnönüyü öldürmek için harekete geçtiğini bilmeyen yoktur Ankarada. İnönüde olayın bilincindedir: Beni İstanbula götürmek için Şükrü Kaya ve arkadaşlarında ansızın aşırı bir çaba başladı. Ben de gitmek istiyordum ancak yakın arkadaşlarım kesinlikle bırakmadı. Onlar haklı çıktı. Şükrü Kaya beni İstanbula götüremediği için pek sinirliydi! Büyük bir ihtimalle Şükrü Kayanın İnönüyü öldürteceği haberi MAH kanalıyla İsmet Paşanın arkadaşlarına sızdırılmıştı.
Atatürkün ölümünden hemen sonra Birinci Ordu Komutanı Fahrettin Altay ve bütün üst düzey generaller Ankaraya koşar. Aldıkları kararı İsmet Paşaya iletirler: Paşam bütün karargah sizi riyaset-i cumhur makamında görmek istiyor.
Uzun lafın kısası, rahmetli Atilla İlhanın dediği gibi, Bab-ı Ali Baskını neyse, İnönünün Cumhurbaşkanı olması da odur. Ordu ağırlığını koymuş, İnönü Cumhurbaşkanı olmuş, TBMM devre dışı bırakılmıştır...
Tabi bu senaryo, yani TBMMnin devre dışı bırakılıp ordunun isteğiyle devlet yönetiminin değişmesi gelecek yıllarda birçok kez tekrarlanacaktır...
(KAYNAK: Türkiyede İstihbarat Savaşları ve MİT-Erdal Şimşek-Destek Yayınevi-Celal Bayar-Ben de Yazdım-İsmet İnönü-Hatıralar-Sabahattin Selek)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.