Aziz Üstel

Aziz Üstel

Darbe, Türk milleti adına yasal ve kutsal bir görevdir!

Darbe, Türk milleti adına yasal ve kutsal bir görevdir!

İhtilalin başı Cemal Gürsel Paşa’dan, 27 Mayıs darbesinden bir gün sonra, “Derhal bir Anayasa hazırlayınız” emrini alan üniversite profesörleri, eski Meclis’in karşısındaki Ankara Palas’ta toplanırlar. Rektör Sıddık Sami Onar’ın özel bir görevi vardır: 27 Mayıs darbesine yasal bir dayanak bulmak! Cemal Paşa, hocalara “Aman öyle bir Anayasa yapın ki, bir daha ihtilal olmasın!” diye tembihler. Ne var ki, hocalar, Anayasa’dan önce öyle bir Temel Yasa yaparlar ki, bütün darbelere kolaylık sağlayacak, yeşil ışık yakacak bir metin çıkar ortaya! Hani şu “Cumhuriyeti Korumak ve Kollamak” var ya, işte o 27 Mayıs’ın danışman profesörlerince askeri darbelerin yasal dayanağı olur o saat!

Resmi Gazete’de 14 Haziran’da yayınlanacak olan “1 Sayılı Yasa” şöyle diyordu: “Ordu İç Hizmet Kanunu’nun 34. maddesiyle Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan ‘Cumhuriyetini korumak ve kollamak’ görevi Türk Ordusu’na verilmiştir. Türk Ordusu, vatandaşı birbirine düşürerek Türk vatanını ve milli varlığı tehlikeye koyan eski iktidara karşı bu kutsal ve yasal görevini yerine getirmek ve hukuk devletini yeniden kurmak için, Türk milleti adına harekete geçerek, milleti temsil kimliğini yitirmiş olan Meclisi dağıtıp iktidarı, geçici olarak Milli Birlik Komitesi’ne emanet etmiştir!”

Cemal Gürsel ne demişti hocaları bir araya getirdiğinde? “Biz size inanıyoruz. İnanmakla kalmayıp iman da ediyoruz!” Eh madem hocalar böyle buyurmuştu, mutlaka bir bildikleri vardı! Öyle ya! Anayasa’nın sırrını ve ruhunu, Anayasa metni görmemiş ihtilalciler mi, yoksa Anayasayı okutan hocalar mı bilecekti? Elbette hocalar! Ve ordunun iç hizmetle ilgili yönetmeliğinden alınan “Cumhuriyeti Koruma ve Kollama” maddesi böylece bütün darbe eylemleri için anayasal, bilimsel ve yasal bir kılıfa sokuldu! Üstelik “Türk milleti adına kutsal ve yasal bir görev” olmuştu darbe yapmak!

Bu sözünü ettiğim “1 sayılı” yasanın genel hükümler altındaki birinci maddesine göre, “Anayasa ve Seçim Yasasını en kısa zamanda kabul edip, yönetimi genel seçimlerle yeniden kurulacak TBMM’ye
devredinceye kadar” Milli Birlik Komitesi TBMM’nin bütün hak ve yetkilere sahip kılınmıştı. Yani Meclis’in duvarında yazılan, Atatürk’e ait olan “Hakimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir” cümlesini artık şöyle yorumlayacaktık: “Milletindir milletin olmasına da, Milli Birlik Komitesince kullanılır.” Kemalist olduklarını öne sürenler, özendikleri Mustafa Kemal’in arkasına saklanıp, onun bu cümlesine yeni bir yorum getirmişlerdi kısacası!

Cemal Gürsel acele ediyordu. Derdi bir an önce seçim yapıp iktidarı İsmet Paşa’ya devretmekti. Hatta bir ara İsmet Paşa’yı arayıp: “Paşam emirleriniz bizim için Peygamber buyruğudur!” demişti. Bu yüzden on beş günde Anayasa’nın hazırlanmasını istedi. Tabi on beş günde piyade talimatnamesinin bile İngilizce’den Türkçe’ye çevrilmeyeceğini bilenler, on beş günü, ‘en kısa zaman’ olarak değiştirdiler. Ne demekti en kısa zaman? Zamanı geldiğinde demekti! Zamanı geldiğinde sivillere devredilecekti iktidar... Zamanı geldiğinde! Ne güzel değil mi?

Efendim uzun lafın kısası, 27 Mayıs darbesi sonrası anayasa hazırlama çalışmaları Kel Hasan’ın sahnesine yakışır bir güldürüyü hatırlatır insana, eğer perde arkasına bir göz atarsanız! Bu konuyu da tekrar konuşacağız.

(Kaynak: Örsan Öymen-Bir İhtilal Daha Var-Karacan Yayınları)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Aziz Üstel Arşivi