Hani savcı avukatla eşit olacaktı?
Kenan Evren ile Tahsin Şahinkaya'nın yargılanmalarına önümüzdeki hafta başlanıyormuş. Cuntanın diğer üyeleri davadan "ölmek suretiyle" kurtuldukları için onlar yargılanmayacaklar. Kendi deyimiyle "Tanrı'nın onu unutmuş olması" Kenan Paşa'ya pahalıya patladı.
Duruşmalar, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde.
Lakin sanıklar yaşlı ve hasta oldukları için salona getirilmeyecekler, ifadeleri "uzaktan kumandayla" alınacakmış. Yaşları tutmasaydı belki "büyütülüp öyle yargılanırlardı" ama çok şükür böyle bir sorun yok.
21 gazeteci alınacakmış içeriye, 63 izleyici, 63 de "darbe mağduru"...
Tuhaf... Sayın Evren, basının "ele geçirdiğini" iddia ettiği ama aslında avukatının kitapçık halinde bastırıp önüne gelene dağıttığı savunmasında, "12 Eylül'de devletin tüzel kişiliğinden başka mağdur olan kimse yoktur" demişti! Meğerse 63 kişi varmış. (O kadarcık mıydı yahu, yoksa ben mi erken bunadım?)
Duruşma salonuna kamera sokmak da yasak ya...
Doğu Perinçek'in adamları duruşma salonuna gizlice kamera soktular, Perinçek'in savunmasını film yapıp bir de bunun DVD'sini yayınladılar, arka kapağına da "bütün sorumluluğu üstleniyoruz" yazdılar ama Evren için böyle bir şey yapacaklarını hiç sanmıyorum...
Bizim arkadaşlar da kanuna saygı gösterip salonun "krokisini" yayınlamakla yetindiler: Bildik mahkeme görüntüsü, kürsüde hâkimlerle savcı, aşağıda kâtip, sağda sanık avukatları solda müdahil avukatlar, kürsünün karşısında sanıklar, onların arkasında izleyiciler, gazeteciler falan filan.
İyi de, savcıların yeri hâkimlerden ayırılmamış, uzaklaştırılmamış mıydı?
Yani, Avrupa Birliği kriterlerine göre, "suçlama" ile "savunma" makamları eşit sayılmayacak, ikisi "aynı düzeyde" ve yargıçtan daha alt düzeyde yer almayacaklar mıydı duruşma salonunda?
Savcının hâkimin "yanıbaşında" yer alması, sırf görüntüde de olsa "karar makamı iddia makamının arkadaşıdır" havasını yaratmıyor muydu?
Hatta bu düzenlemeye karşı çıkan bazı savcılar, "ne yani, sabah işe aynı lojmandan birlikte geliyoruz, öğle yemeğini aynı yemekhanede birlikte yiyoruz, duruşmada mı birbirimizden ayrılacağız, anca beraber kanca beraber" demişlerdi hani...
Hatta Bursa'da mı nerede, adliyelerden birinde bu yeni düzenlemenin "provası" yapılmamış mıydı? Gerek savcı gerek avukat, hani Amerikan filmlerindeki gibi, karşılıklı aynı düzeyde, zeminde yer almamışlar mıydı? (Tövbe, Amerika'da yan yana otururlar ve yargıçtan izin almadan kürsüye de yaklaşamazlar.)
Prova başarısız mı oldu da vazgeçildi?
Bu meseleyi Adalet Bakanı Sayın Sadullah Ergin'e yüzyüze kendim sormuştum geçen yıl, "halledeceğiz" demişti...
2014'ten sonra mı halledecek hayırlısıyla?...
Yoksa marangoz ödeneği mi çıkarılamadı?
Sayın Ergin, çok rica edeceğim, savunma dilekçesinde müvekkilinin ağzından "biz kurucu iradeyiz, bizi yargılayamazsınız" vecizesine yer vermiş olan böyle mümtaz bir davavekilini savcının karşısında "ezik" konumda bırakmayınız!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.