Müslümanca yaşamak için uygun çevre
Genç okuyucumuz, yeterli İslam bilgisi ve uygulaması ile amacına ulaşabilmek için cemaat veya tarikat tavsiye edenlerden de söz ediyor ve şu sonuca varıyor:
"Ben ise sadece Kur'an'ı, Peygamber Efendimizin sünnetini, hadislerini öğrenmek istiyorum. Tarafsız bir şekilde. Alimler ne dediyse, fıkıhçılar ne dediyse onu öğrenmek istiyorum. İslam tarihini öğrenmek istiyorum. Ben en iyi bir şekilde öğreneyim, sonra hangi cemaate gireceğime, hangi tarafa geçeceğime kendim karar veririm. En azından derim ki, iyi bir niyetle, sadece Allah için bu ilimleri öğrendim ve bu iyi niyetime ve çabama karşı Allah da beni doğru yola iletir. İşte benim bütün amacım bu. Allah'ın kastettiği doğru yolu bulmak ve o yolda yürümek..."
Müslümanca yaşayabilmek için yeterli bilgiye ve bu bilgiyi hayata uygulayabilmek için uygun eğitime, uygun eğitim için de uygun çevreye ihtiyaç vardır. İslam tarihinde bazı alimler görüyoruz; bunlar belli bir hocadan, medreseden ziyade kitapları okuyarak yetişmiş oluyorlar ve bu usulün iyi olduğu kadar alimlere aygısızlık, dengesizlik, ölçüsüzlük, insan tabiatına aykırı dayatmalar gibi- kötü etkileri de oluyor. Bir hocaya, bir medreseye bağlı olarak yetişmenin de dar görüşlülük, taassup, ayrımcılık gibi kötü tesirleri ortaya çıkıyor.
Bir zamanlar bazı alimler varmış, öğrenciyi bir yere kadar getirir sonra "Evladım benden bu kadar, bundan sonra sen filan alime git devamını o getirsin" derlermiş. Yine bazı tasavvuf mürşidleri varmış, onlar da müridlerini belli bir aşamaya getirdikten sonra "Evladım benim yetkim buraya kadar, bundan sonrasının tekmili için sen filan zata git" derlermiş. Bu muhlis müslümanca usulde şahıs ve onun yolu (tarikı, medresesi, programı) değil, talibin yetişmesi ön planda tutuluyor. Hoca veya mürşid, talibin, kendini aşmasını, daha ileri gitmesini isteyebiliyor ve buna yol gösterebiliyor.
Şimdi okullar var, buralarda birbirinden farklı birçok hoca bulunuyor. Öğrenci bunlardan alacağının iyisini, kendisi için, meşru amacı için uygun olanı kendi bulup alacak ki, oldukça zor bir hedef.
Kitaplar var; kimileri yoldan çıkarıcı, kimileri beyinleri dondurucu, kimileri okuyanın kabiliyetini ve birikimini en ileri hayırlı noktalara ulaştırmada yardımcı. Bunlar arasında seçim yapmak da henüz yolda olan- okuyucuya düşüyor ki, bu da zor.
Medresler ve kurslar var; çoğu inhisarcı, bölücü, dışlayıcı; hiçbiri değilse sınırlayıcı.
Tarikatlar ve cemaatler de en azından sınırlayıcı; yani bunların da çoğu "Eşitler arasında birinciyiz" demiyorlar, "Biz birinciyiz, hatta tek doğruyuz, tek seçeneğiz" diyorlar.
Eğitim ve öğretim çevresi bundan ibaret olunca "mektubunda dert yanan, yol arayan genç" gibi olanlar ne yapacaklar? Maksatlarına nasıl ulaşacaklar?
Eğer yola düşenler sıradan insanlar ise, asgari/zaruri bilgi ve amaç için yeterli uygulama ile, mevcut saptırıcı ve ayartıcı ortamda kendilerini korumak ve müslümanca yaşamak istiyorlarsa bunların yapabileceklerinin en iyisi uygun bir çevreyi (aynı yolun yolcusu olan arkadaş gurubunu veya sahih İslam'ı esas alan ve ayrımcı olmayan bir alimi veya aynı vasıfta cemaatlerden bir cemaati yahut da yine aynı vasıfta tarikatlardan bir tarikatı) seçmektir.
İslam alimi olmak istiyorlarsa onların ne yapmaları gerektiğini dünkü yazımda ifade etmeye çalıştım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.