İranın beka sorunu
Türkiye ile komşusu İran arasında varolan ve nice bâdirelere rağmen bugüne kadar korunmuş dostluk bağları gevşiyor gibi. İrandan gelen şaşırtıcı çıkışlara en üst düzeyde cevaplar verildi. Türkiyenin canının sıkıldığını anladı Tahran ve sonunda Görüşmeler İstanbulda yapılsın jest açıklamasını yaptı; Ankaranın bu jesti önemsememesi ihtilâfın ciddiye alındığını gösteriyor...
Suriye konusuna yaklaşımda farklı bakış açıları ve komşumuzun nüfuz alanını Türkiye aleyhine genişletme çabaları gibi başka mülâhazalar da var, ama esas ihtilâf nükleer konusundan kaynaklanıyor. İranın barışçı amaçlı olduğunda ısrar ettiği nükleer çalışmalarının atom silâhı imalatıyla sonuçlanacağı endişesinde olan Batı bunu engelleme çabasında.
İranın nükleer silâha sahip olmak istemediği teminatına inanıyor Türkiye; bu sebeple komşusunu koruyucu bir politika izledi bugüne kadar... Ancak atom bombasına sahip olma niyeti bulunmadığının en kolay ispatı sayılan uranyum zenginleştirmesini başka bir ülkede yapma teklifine İranın karşı çıkması rahatsız ediyor Türkiyeyi...
Başbakan Tayyip Erdoğanın Dürüst davranmıyorlar derken kast ettiği herhalde bu. Tahran tarafından kendilerine verilen Nükleer silâha sahip olma niyetimiz yok teminatlarını hatırlayıp başkalarının da bunu kabulünü getirecek jest konusundaki isteksizliği dürüst davranmamak olarak görüyor Ankara...
Hiddetli açıklamalar giderek iki ülkenin arasının iyice açılmasına sebep oluyor.
Dün tarih sahnesine çıkmış köksüz iki ülke değil Türkiye ile İran; aralarındaki sınır 1639 yılında imzalanan Kasr-ı Şirin Antlaşmasından beri değişmedi. Aralarındaki rekabet de Şah İsmail ile Yavuz Selime kadar dayanıyor. Şah döneminde Batıyı arkasına alan İran 1979 devrimi sonrasında bu özelliğini kaybetti, ama Batının bölgesel hesaplarının yanlışlığı yüzünden stratejik alanda ilerlemeler kaydetti. Şii kuşağı diye de anılan geniş bir bölgede etkisini hissettiriyor Tahran...
Nükleer konusunda süregiden tartışma da İranın bölgesel üstünlük hesaplarının bir parçası. Uygulanan yaptırımlar yüzünden ekonomisi zarar görüyor görmesine, ama nükleer şantaja boyun eğmeyen, Batıya meydan okuyan ülke görüntüsü Tahran için olağanüstü önemli.
Batıdan gelen tehdit ülke içinde dayanışmacı ruhu canlandırıyor.
Önceki gün, Washington Postta çıkan makalesinde, İran asıllı bir yazar, Tahrandaki karar mercilerinin, Libyada rejimin devrilmesini Kaddafinin nükleer programdan vazgeçtiğini ilân etmesiyle bağlantılı gördüklerini hatırlattı. Rejim, nükleer programından geri adım atmamayı beka sorunu olarak görüyormuş...
Rejimlerin beka hesapları direnç sınırlarıdır; nükleer program konusu İran rejimi açısından gerçekten bir beka sorunuysa, bugüne kadar izlediği politikadan başkasını ondan beklemek abes olur. Bir yandan Nükleer bomba yapmak niyetinde değilim derken bir yandan da bunu ispatlamak için kendisinden istenenlere direnmeyi sürdürecektir.
Ekonomik yaptırımlara rağmen sürdürecektir hem de...
Peki de, biz ne yapacağız?
Görünen, komşusunun iyiliğine de olacağı düşüncesiyle, İranın nükleer konusunda istenen teminatları vermesini zorlayan bir politika izliyor Türkiye... Tahranın huysuzluğu Batıdan geldiğinde puan kazandıran talepleri Türkiyenin seslendirmesinden kaynaklanıyor olabilir.
Ankara kendi hesabını yanlış yapmamalı...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.