Modeli var modeli
Bir haftadır, bir yandan Türkiye'ye laf yetiştirmeye çalışıyorum, bir yandan da şu ünlü "Bask modelini" yerinde incelemeye aldım...
Yerseniz... Yemezseniz gargara yapacaksınız, çünkü gizli amacım bölgenin "tapas" denilen İspanyol mezelerine, "paella" denilen İspanyol pilavına getirdiği yerel çeşitlemeler ve özellikle de komşu bölgeler Navarra ve Rioja'nın şarapları üzerine çalışmaktı. Fırtınalardan fırsat bulduğumuz ölçüde denize bile girdik, ama sizin gibi sıcaktan da bunalmadık çok şükür.
Bu arada boş durmadık, gelmişken iş de yaptık tabii canım, Bask bölgesini iki yandan, Fransa ve İspanya taraflarından gezdik.
Bu çok kolay, çünkü iki ülkeye de giren çıkan belli değil! Tekke gibi maşallah!
Fransa-İsviçre sınırında, Cenevre'den Evian'a ya da Chamonix'e giderken bile (yazarınız leyleği yerde görmemiştir) polis şöyle bir eğilip arabanın içine bakar gibi yapar, bu sınırda kim kime dum duma... Ortalıkta bir tek üniformalı yok (belediye zabıtası bile), bırakın vizeyi, pasaport soran da çıkmıyor. Bayonne'dan ya da Biarritz'den çıkıp Saint-Jean-de-Luz üzerinden Hendaye'a gel (yirmi dakika), tren değiştirip Euskotren'e bin, yarım saat sonra kendini San Sebastian'da, bir saat sonra Bilbao'da bul.
Nerede o, adamı donuna kadar arayan Franco polisleri? Geçen yüzyılda.
San Sebastian'ın asıl adı Donostia. Merkezi devlet onu San Sebastian yapmış, tıpkı bizim Psammatia'yı önce Samatya, sonra onunla da yetinmeyip Kocamustafapaşa yaptığımız gibi...
Bask bölgesi, iki devlet arasında paylaşılmış. (Bu size bir şeyler hatırlatıyor mu?)... Fakat iki bölüm de birbirinden çok farklı.
Fransa, Bask kültürüne öylesine, laf ola özgürlük tanımış... Birkaç önemli tabelada (havaalanı, istasyon, otoyol girişi falan) Fransızca kelimenin altına Baskça'sını da yazmışlar, o kadar. Biarritz'de Bask dilinde kitap bulmak bile çok zor.
Fakat İspanya'da durum çok farklı. "El Pais Vasco" olmuş sana "Euskadi" ... Dünyada standart İspanyolca olarak bilinen Kastilya dili ikinci dil olmuş, neredeyse yabancı dil muamelesi görüyor! Barcelona'da, yani Katalonya'da bile bu kadarını görmemiştim, orada Katalanca "eşit" kabul ediliyordu, oysa bu eyalet gerçekten yarı bağımsız gibi!
Bir de garip lisan ki... Etrüsk kökenli olduğu sanılıyor ama dünyanın ölü ya da canlı hiçbir diline benzemiyor, hiçbir dille arasında akrabalık kurulamıyor. "Gabarak gubarak zagazugarriarrak" gibi tuhaf tuhaf kelimeler... ünlü futbolcuları Zubizarreta'yı, Goycochea'yı hatırlayınız... çözemeyince, Bask halkının "Atlantisliler'in torunları" olduğunu söyleyen bile çıkmıştı!
İki şey olmuş: Bir, bu dille dünyada iş yapamayacaklarını anlamışlar. Merkeze bir ölçüde bağlı kalmak gerektiğini görmüşler. İki, refah artınca bağımsızlık istemenin fazla bir anlamı da gereği de kalmamış. üstelik Madrid'den ya da Paris'ten mal getirtirken hıyar gibi bir de ithalat vergisi ödemenin yararı yok! Avroyu bırakıp "başka yerde geçmez Bask manatı" kullanmak da enayilik olacak. Avrupa Birliği'nden çıkmak büsbütün yanlış ve zararlı, kalacaksan da bağımsızlık ne işine yarayacak? Bu kadar özerklikle yetinmek en güzel çözüm.
Kavga gürültü de sona ermiş, çünkü herkes mutlu.
Artık yerel yönetimin bilmemne bütçesine katkı payını falan filan Google'a sorup öğrenirsiniz, benim yerim kalmadı.
Fakat hatırıma iki şey geldi: Bizde Tansu çiller bir ara Bask modelini ağzına alacak olmuştu da "höt" deyince nasıl tırsmıştı...
Merhum Sakıp Sabancı da Bask modeli isteyecek oldu da, Ergenekon'un sakar tetikçisi gitti onun yerine kardeşini vurdu hani!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.