Güzel sözlere düşkünlük, "düşkün"lüğümüzü sona erdirmiyor!
Umarım, insanlık halidir.
Umarım, her manevi hamlemizin başını görüldüğü yerde ezen maddi dünyanın yol açtığı hakiki çaresizliktendir!
Ama ne yalan söyleyeyim bir moda gibi görünüyor bana...
"Çağın ruhu"na uygun bir kimlik fotoğrafı çektirilip baş köşeye süs diye koyuluyormuş gibi geliyor...
Neden mi, söz ediyorum?
Mesela sabah akşam ahlar vahlar çekerek Cemalnur Sargut sohbetlerine kulak veren fakat o sohbetlerde sözü edilen şeylerin ufacık bir parçasını bile gündelik hayatına aktarmak için hiç çaba göstermeyen hanımlardan söz ediyorum...
Mesela Twitter ve Facebook profiline Şeyh Galip'ten, Mevlana'dan, Hacı Bektaş'tan deyişler koyan ve sonra da oradan etrafına nefret ve ayrımcılık okları yağdıran beyleri kastediyorum.
***
Dikkat ediyor musunuz?
Düşünceler paylaşılmıyor artık. Herkes birbiriyle güzel söz paylaşıyor.
Son zamanların en gözde tutumlarından biri bilge kişilerden cımbızlanmış güzel sözler biriktirmek.
İyi de, söyleyin bana, güzel eylem nerede?
Vallahi ya ben körüm ya da bu güzel sözlerin eyleme dökülmüş hali yok denecek kadar az! Umarım benim körlüğümdür!
Bir garip manzara aslında!
Mesela işyerinde herkes Makyavelist!
Siyaset tartışırken herkes Jakoben!
İyi de o uykusuz geceler boyu düşüncelerini hatmettiğin bilgeler nereye kayboldular?
Hani kalbinin kapıları açılmak üzereydi?
Hani İbn-i Arabi'nin "alemleri", Attar'ın kuşları nerede?
Onca çaba, sabah olduğunda öğrenip hissettiklerin yakanda şık bir rozet gibi dursun veya Facebook sayfanda vecize olsun diye miydi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.