Coşku duyulacaaak... Duy!
Danıştay, 19 Mayıs kutlamalarının "yeni düzenini" reddetti. Daha doğrusu, "yürütmeyi durdurma" kararı aldı, yürütme ileride yeni bir kararla tekrar yürüyüşe geçebilir yani. (Ben de bugün ne güzel İnci Pastanesi'ni yazacaktım yahu...)
Yürütmeyi durdurma, bürokrasinin, daha doğrusu "jüristokrasinin" çok güçlü bir etkinliğidir. Hemen her konuda başvurup bu kararın çıkmasını isteyebilirsiniz. Hükümetin attığı ve sizin beğenmediniz her adıma karşı bu yola başvurabilirsiniz.
Nitekim, Konya'dan "hamiyetli bir vatandaş" dilekçe vermiş, 19 Mayıs bayramının yalnızca okullarda ve öğrenciler arasında kutlanmamasını, eskisi gibi stadyum ve meydanlarda kutlanmasını istemiş.
Bu vatandaşın fikrine girip çıkan neyse artık...
Danıştay da yürütmeyi durdurmuş. "Bu törenlerin okullara bağlanması Atatürkçülüğe aykırıdır" falan dememiş, yalnızca yürütmeyi durdurmuş. Niçin? Ne gerekçe gösteriyor? Belli değil.
Başkentte gene stadyum töreni yapılacaktı, Atatürkçülük açısından orada bir sıkıntı yoktu, bakanlık genelgesinde "başkent dışında" deniyordu ama Konyalı vatandaş Konya'da da asker yürüyüşü istiyor. Belki dinciler böylece korkarlar (Sincan'da nasıl korkmuşlardı?)
İyi bari.
19 Mayıs heyecanıyla yanıp tutuşan kaç kişi o gün stadyumlara akın edecek, örneğin Kuleli Askeri Lisesi öğrencilerinin stada "bir bayrak gibi" girip "bir çiçek gibi" açılışını alkışlayacak, güle güle takılsın... Kaç kişi törenleri televizyondan seyredecekse, seyretsin... Evde tembellik edecekler etsinler, sevgilisiyle buluşacaklar buluşsunlar, sinemaya gidecekler gitsinler, mangal yapacaklar da yapsınlar, bakalım hangileri daha kalabalık?
Yukarıdan uçaklar da geçsinler ki yabancılar da "Türkler gene darbe mi yapıyorlar" diye telaşlansınlar.
Bize göre hava hoş evladım, biz bu ülkede altmış senedir "faşizan törenlerle" içli dışlı yaşıyoruz, alıştık, vademiz ne kadarsa o kadar daha yaşarız. 10 Kasım'da gülüştük diye, evet yalnızca güldük diye ceza bile almışlığımız vardır. Kusura bakmayınız, 19 Mayıs'ın doksan üçüncü yıldönümü nedeniyle benim içimde herhangi bir coşku yok. "Ay çok heyecanlandım şimdi" yazan gazeteci de sahtekardır.
Fakat muhalif basının zafer çığlıklarını da daha cumartesi gününden görür gibiyim: Danıştay'dan hükümete tokat! Atatürk kazandı...
Danıştay niçin yürütmeyi durduruyor da genelgeyi iptal etmiyor? Onu da bilmiyoruz. Topu santraya dikmiyor, taca bırakıyor. Ama bunun bir de "kanun" çözümü vardır. Genelge geçmiyorsa kanun geçer, Danıştay ona karışamaz, Konyalı vatandaş da Anayasa Mahkemesi'ne başvuramaz (o işi artık CHP üstleniverir)...
Böylece belki hükümet de Atatürk'ün "idare-i maslahatçılar esaslı inkılap yapamazlar" sözünü hatırlar! Herşeyi yarım yamalak yaparsan, işte böyle toslarsın jüristokrasiye... Becerip de okullardan üniformayı kaldıramadın bir türlü, faşizan törenleri iki kıytırık genelgeyle kaldırabileceğini mi sanmıştın? Oh olsun sana.
Ben de gideyim, Atatürk'ün Şişli'deki evden arabaya binişini seyredeyim bari.
Gerçi 1919 yılında geçen olayın temsilinde kullanılan araba 1965 model Chevrolet ama, bu memlekette bir "Estetik Danıştayı" yok ki başvuralım da biz de sakillik yürütmelerini durdurtalım....
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.