Vural Beyi orada öyle görünce...
Malatyadaydım... Malatya Valiliğinin düzenlediği Kitap Fuarında görüntü yaptım...
Hayır, kitap imzalamadım... İmzalayacak kitabım yok. Yayıncım, yeni kitaplar yazarsam, eskilerin yeni basımı için bir şeyler yapabileceğini söylemişti. Bir taraftan da yeni bir kitap yazmaya uğraşıyorum.
Bir yakınımın vefatı nedeniyle Malatyadaydım.
Hazır gitmişken fuara da uğradım.
İzlenimlerimi paylaşayım o halde:
Bugüne kadar düzenlenmiş en büyük ve en görkemli kitap fuarıydı. Malatya ölçeğinde tabii...
Sağdan, soldan, her ideolojik barikattan 100ü aşkın yayınevi vardı.
Konuk yazarlar kitaplarını imzaladı...
Malatya Valisi Ulvi Saran, organizatör sıfatıyla, hem konuklarla ilgilendi, hem de kitap okurlarıyla söyleşti. Çocuklara kitap hediye etti, filan... Bu satırların yazarına da çay ısmarladı, eksik olmasın.
Ortam oldukça canlıydı ve yoğun ziyaretçi akını vardı
Memleketimi bu devasa kültür etkinliğiyle buluşturan Vali Ulvi Sarana teşekkürlerimi sunmak istiyorum... İyi bir işe imza attı bence... Malatya Sinema Günlerinden sonra, kitap fuarının da düzenli bir etkinliğe dönüşeceğini sanıyorum.
Madem konu açıldı, yazmazsam çatlarım:
Ulvi Bey, Malatya için bir şans. Bir validen daha fazlası... Malatya kültürüne kattıkları yanı sıra, çevreyle ilgili çalışmaları da görülmeye değer. Doğu Anadolu Bölgesinde Yeşil Malatya olarak anılan Malatyanın, Ulvi Saranın ağaçlandırma çalışmalarından sonra Yeşil sıfatını hakettiğini söylersem, abartmış olmam.
Malatyalılar Vali Beyi çok seviyor. Bunu da bu vesileyle eklemiş olayım.
Bir de hüzün tabii...
Kitap imzalamaya gelen yazarlar arasında 28 Şubat sürecinin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş da vardı...
Değerli Vural Beyi, fuarda bulunduğumuz saatler içinde, Bilgi Yayınları standında, tek başına hüzünle otururken gördük...
Büyük çoğunluğu alıntılardan oluşan kitaplarını imzalamaya gelmişti ama Malatyalı okurlar bu değerli kitaplara ilgi göstermedi... Vural Bey de, sessizce geldiği fuar alanını, sessizce terk etti.
Bu kırık ve hüzünlü tabloyu neye yormalı, bilemedim.
Hemşerilerimin ulaştığı yüksek bilinç düzeyine mi, Vural Beyin şanssızlığına mı?
Birincisi daha geçerli sanırım...
Hafızalar, Vural Beyin hazırladığı iddianamelerle, o iddianamelerde yer alan Kandan beslenen vampirler, vatan haini, metastaz yapan habis ur ifadeleriyle dopdolu çünkü.
HAMİŞ
Teklifsizce ve babasının oğluna seslenir gibi, Ahmet, Ahmet dediği için, ben de bundan sonra layık olduğu (ve muhtemelen hoşlanacağı) sıfatla anacağım kendisini: Terbiyesiz Vasfi.
Terbiyesiz Vasfi, Sabahattin Ali ve Nazım Hikmetle ilgili soruları ortada bırakıp kaçmıştı. Şimdi de CHP ve cami meselelerine girmiş. Her kötülüğü Mendereslerin (yani sağcıların) yaptığını kanıtlamaya uğraşıyor.
Bir sürü de ansiklopedik bilgi sıralamış... Sanki başkaları ansiklopediye bakmayı akledemiyormuş gibi...
Şimdi sen CHP cami yıkmadı mı demek istiyorsun terbiyesiz Vasfi?
Bu mu derdin?
Hadi Skeç 4ü yaz da, biraz aydınlanalım. Daha doğrusu, gülelim...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.