Biz Konya’dayken oldu bunlar
Gürsel Tekin’in istifasıyla, biz yandaşlara “geyik malzemesi” mi çıkmış oldu?
Sosyal medyaya bakarsan, öyle...
En azından birkaç yazıyı kurtarmış olduk.
Fakat, üzerinde uzun uzadıya yorum yapacağımız, derin anlamlar yükleyeceğimiz bir olay değil bu...
Herhangi bir istifa... Ayrıca, her tarafı derin olsa ne yazar.
Böyle olacağı belliydi.
Kendinden menkul bir değer olan Gürsel Tekin’in, bir oldubitti yaratarak genel merkezi zor durumda bırakacağı ve ismi etrafında yeni bir çekim merkezi oluşturacağı/oluşturmak istediği öteden beri konuşuluyordu.
Bu söylenti Enver Aysever gibilerin bile ağzına düşmüştü... İşin derinliğini varın siz düşünün.
Bundan sonra ne mi olur?
Bu konuya kafa yoracağımı sanmıyorum ama bir şey olmaz.
Gürsel Tekin, ya “Vakit geldi... İstifa süsü verilmiş bu başkaldırı hareketimle genel başkan adaylığımı zımnen ilan etmiş oldum” diyerek doğacak yeni imkânları kollar, ya da Gürbüz Çapan ve Mustafa Sarıgül’le birlikte hareket edip, kurulacak yeni partinin ikinci adamı olur. İkinci adam olmayı seviyor Gürsel Tekin. Bu iş için yaratılmış adeta.
Birinci ihtimal gerçekleşirse CHP bölünür.
İkinci ihtimal gerçekleşirse CHP yine bölünür.
Her iki ihtimalde de Kılıçdaroğlu gider.
Kim gelir?
Deniz Baykal gelmek ister ama gelebilir mi, bilemiyorum.
Ne olacağını, biraz da Temmuz’da yapılacak kurultay belirleyecek...
İstanbul’da olsaydım, “Gürsel Tekin tarzı siyaset” konusunda bir çift laf etmek isterdim...
Konya’dayım. Kısıtlı zaman ve imkânlar içinde bu yazıyı yetiştirmeye çalışıyorum.
Hem, Konya daha cazip...
Star buluşmaları çerçevesinde bu kente geldik... İlgili yerleri gezdik. Sivil toplum kuruluşlarını ziyaret ettik. Okurlarla buluşup söyleştik... Bir de, Osman Can, Mustafa Akyol, İbrahim Kiras, Elif Çakır ve Konya Ticaret Odası Başkanı Selçuk Öztürk’le birlikte, “Yeni Anayasa Sürecinde Türkiye” konulu panele katıldık. Yeni anayasa konusunda düşüncelerimizi söyledik.
İzleyiciler daha heyecanlıydı. Belli ki, yeni anayasa bir heyecan ve beklenti oluşturmuş toplumda...
Konya ilginç bir kent...
Güzel de bir kent...
Çok mu iddialı olur bilmiyorum ama Türkiye’nin (siyasi) istikametini, en iyi burada okuyabilirsiniz, en net burada gözlemleyebilirsiniz...
Konya “muhafazakâr, modern ve gelişmeye açık” yüzüyle bize çok şey anlatıyor. Çok sağlam parametreler sunuyor.
Esasında, uzun ve kapsamlı bir yazının konusu bu...
Dediğim gibi, kısıtlı zaman ve imkânlar... Ayrıca, klasik “Anadolu kaplanları” muhabbetine girmek istemiyorum. Bu konuda söylenecekler üç aşağı beş yukarı belli.
İlgilisi, “sosyolojik bir sonuç” olan Konya’ya gelip (yahut gidip), durumu ve gelişmeleri yerinden izleyebilir, “Türkiye nereye gidiyor?” sorusuna sahih (ve doğru) cevaplar bulabilir.
Şu kadarını söyleyeyim:
Türkiye iyi bir yere doğru gidiyor.
Bundan daha kötüsünü tahayyül etmeyin. Bundan daha kötüsü olmayacak.
Bitirmeden önce şunu da ilave edeyim:
Konya’da çok iyi ağırlandık. Çok mahcup olduk.
Müteşekkiriz.
Hep böyle olur zaten...
Kaç kez geldiysek, hep iyi izlenimlerle ayrıldık ve kendimizi borçlanmış hissettik.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.