Ah bu manşetlerin gözü körolsun
Sevinenler olmuş 28 Şubatın sivil uzantılarına dokunulmayacak sonucunu duyurmamın ardından; bir dostum Taha Kıvançın ellerinden öpüyorum mesajı bile gönderdi. Kimi ise kuşkuyla karşıladı yaklaşımı. Bugün dolaylı bir mesaj geldi: Öyle diyorsun, ama Hürriyetin manşeti korkunun hâlâ dağları beklediğini anlatıyor...
Geceleri uykusu kaçan gazetecilerin varlığından haberdarım, yazılarını okuyorum çünkü... 28 Şubatın (1997) üzerinden sadece onbeş yıl geçti; 27 Mayıs (1960) öncesinden beri kalem sallayanlar var bizde... Darbelere yardım ve yataklık suçlamasıyla darbe soruşturmalarında iş sivillere de uzanır diye uykuların kaçması doğal o yüzden...
Hürriyet yazarı Taha Akyol, Hayır, 28 Şubatla ilgili soruşturmaların açıldığı yasa maddesi sivillerde zaman aşımını on yılla sınırlıyor; aradan onbeş yıl geçtiğine göre... diyen bir hukuki mütalaa kaleme aldı, sonra da Hizmetin okullarını teftişe Afrikaya gitti.
Kimsenin boş yere uykusunun kaçmasını istemediğim için hukuki görüşü burada aktardım...
Dünkü manşetine Hürriyetin bir daha baktım: Adalet Bakanı Sadullah Ergin en güleç fotoğrafı eşliğinde Kararında yapılmalı demiş... Günlerden pazar olduğu için bakana yemek tarifi yaptırdıklarını sandım önce; oysa sarı harflerle 28 Şubat soruşturması ile irtibatlamışlar açıklamayı... Taha Akyol ağırlamış CNN-Türkteki programında Sadullah Beyi ve manşete ilham veren şu cümleyi sevinçle dinlemiş: Bu tür soruşturmalar kararında yapılmalı. Duygusal değil, anayasal ve ceza usulü kanunları çerçevesinde yürütülmeli.
Ne desin Adalet Bakanı; Anayasa ve ceza usul yasalarına aldırılmasın mı desin?
O sözler değil, ama Hürriyetin bu basit mütearifeyi manşete çekmesi ve sözlerin Sivillere kadar gitmez hukuki görüşünü öğrendiğimiz yazarın programında söylenmiş olması biraz kafa karıştırıcı...
Manşetler giderek gazete patronları ve yöneticileri için kâbusa dönüşebiliyor...
İngilterede dünyanın en büyük medya patronu unvanının sahibi Rupert Murdochun başına gelenleri biliyorsunuz. Milletvekillerinin ortak hazırladıkları raporda, Murdochun cezai ehliyeti bulunmadığı tespitinden hereketle Medya grubu yönetemez, elinden alınmalı görüşüne yer verildi. 167 yıldır çıkan gazetesini sırf itirazları dindirmek için kendi eliyle kapattı Murdoch, yönetimlerden elini çekti, BskyB kablo-TV şirketinin kendisinde olmayan hisselerini satın almaktan vazgeçti... Söyleyin, daha ne yapayım, yapacağım havasında bir süredir...
Politikacılar, sağdakiler de soldakiler de, Defol git diyorlar adama...
Nereye gideceğini de söyleseler bari... Bütünüyle ABDye taşınmaya karar verse orada da başına dert açılacağı kesin... İngiliz Parlamentosunun hazırladığı rapordan sonra, Amerikan Kongresi de, Biz burada ne yapabiliriz? sorusuna cevap aramaya başladı bile...
Adamı çıktığı noktaya kadar takibe kararlı görünüyorlar... Yani Avustralyaya kadar...
Yalnızca Murdochun kendisi değil başı ağrıyan, ülkenin en etkili gazetecisi diye bilinen, kızı yerine koyduğu Rebekah Brooks haftalardır cezaevinde; şimdiye kadar gözaltına alınıp tutuklanan Murdoch gazetecisi sayısı 20yi aştı.
Rupert Murdochun talihsizliği geçmişte attığı manşetler... Evet, öyle... Açıklayayım: 1992 seçimini İşçi Partisi lideri Neil Kinnocka kaybettirmek için büyük çabalar göstermişti gazeteleri; beş milyon satışlı Sun gazetesi, tam seçim günü, Kinnock bugün kazanırsa İngiltereyi terk edecek son kişi lütfen elektrikleri kapatsın manşetini atmıştı. Kinnockun partisinin kaybettiğinin anlaşıldığı ertesi gün de, Bunu Sun sağladı anlamına gelen ITS THE SUN WOT WON IT manşetiyle çıkmıştı gazete...
İşçi Partililer bu manşeti asla unutmuyor; Tony Blair partinin başına geçince Sun ve öteki Murdoch gazeteleri Muhafazakârları öfkelendiren ve İşçi Partisini müthiş destekleyen manşetler atmaya başlamasına rağmen hem de...
Şimdi İngilteredeki bütün partiler hesabı Murdocha kesiyor... ABDde de öyle olacağa benziyor...
Ah bu manşetlerin gözü körolsun demeyeyim de ne diyeyim? ...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.