İlan ediyorum: Kemal Bey olayı bitmiştir
Bunu, Gürsel Tekine yapılan görkemli karşılamaya bakarak söylemiyorum.
Kemal Bey olayı zaten bitmişti de, uzatmaları oynuyordu...
Bu arada, genel başkanlık ihtirası bulunmadığını söyleyen Gürsel Beyle ilgili de bir çift söz söylemem lazım.
Kim, Hayır, böyle bir şey yok. Partimizin bir genel başkanı var. Hâşâ, ne haddime! diyorsa, yalan söylüyordur.
Politik ihtiras bir virüs gibidir. Bünyeyi zehirler. En mütevazı ve iddiasız görüneninde bile, zaman zaman, Ulan, acaba? sorusu depreşir, depreşmektedir.
Elbette kınanacak, ayıplanacak bir durum değil bu...
Doğaldır.
Düne kadar bir politik yan figür olan Gürsel Tekinde de depreşmesi doğaldır. Asla ve kata yadırganmamalıdır...
Hem, mevcuda bakıldığında, Gürsel Tekinde artılar bulunduğunu bile söyleyebiliriz: Hal diliyle konuşması, halka yakın bir siyasetçi görüntüsü çizmesi, klasik CHP siyasetinden uzak durması, laiklik ve cumhuriyet hassasiyetlerini bir tür çocukluk hastalığı görmesi...
Gürsel Tekin, gerçi, İstanbula avdetini, Ben İstanbulluyum, her zaman gelir giderim diye açıklıyor, kendince zevahiri uyandırmamaya çalışıyor ama önceki gelişleri böyle görkemli değildi.
Olacağı varsa, olur...
Bir de Gürsel Tekin tarzı siyaseti deneyelim. Zaman zaman eyyama kaçsa da, sıkıya geldiğinde klasik CHP reflekslerine avdet etse de, mevcuttan daha kötü olmayacağı kesin.
İşin Kemal Bey cephesine gelince...
Diyorum ya, bitmişti de, iş sadece bunun ilanına kalmıştı.
Kemal Bey, çünkü, Yeni CHP söyleminin altını dolduramadı. Görünüşte Yeni CHPydi ama eskinin bütün kötü alışkanlıklarını tevarüs etti. Daha da kötüsü, rejim bekçisi CHP imajını değiştirmedi, değiştirmek istemedi.
Koskoca referandum sürecini kayısı ve fındık edebiyatıyla geçiştirmesi, demokratikleşme çabalarına karşı klasik CHP devletçiliğine sığınması, sıkıştığında muarızlarını laiklik ve cumhuriyet konusunda sigaya çekmesi, politik dil olarak tahkir ve tezyifi seçmesi (Kalpazan, Angus sığırı, sallayın, belki ağaçtan Recep düşer, vs...), sürekli birbiriyle çelişen açıklamalar yapması ve bununla birlikte yeni hiçbir şey söylememesi bitişinin göstergeleriydi...
Bir de, galiba, inisiyatif alamadı.
Memur geçmişi ve alışkanlıkları inisiyatif almasına engeldi.
Biz Kemal Beyden partisini ve partisinin kemik laik tabanını dönüştürmesini beklerken, kendisi dönüştü ve otarşik CHP politikalarına teslim oldu.
Bugün Kılıçdaroğlu, sadece Silivri konusunda söz söyleyen, diğer bütün meselelerde eskinin sınanmış reflekslerini gösteren sıradan bir CHP müntesibidir. CHP de, halkın değil, Silivri tutuklularının ve kaya gibi adamların partisidir.
Formül basitti oysa:
Kemal Bey, iktidar kapısını, ancak, kaya gibi adamlarla, kaya gibi adamların ürettiği siyasetle ödeşerek, hatta bu siyaseti mahkûm ederek aralayabilirdi.
Bu şansı kullanamadı...
Bir de sinisizm...
Taraftarları, Kemal Beyin sinik espritüelliğinde keramet vehmetmişti ama karşısında Recep Tayyip Erdoğan gibi bütün kurgunun altını boşaltan bir rakip vardı ve sinik muhalefet dili, olsa olsa, karikatür bir değer ifade ederdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.