İmanım tahtelbahir, bu ne biçim projeksiyon?
Hepten eşek olmayan herkes biliyor ki, ana muhalefet de yavru muhalefet de Anayasa'nın değişmesini istemiyor. Kamuoyu baskısı altında "onlar da istermiş gibi" yapmak zorunda kalıyorlar.
Bazı küçük partilerin meclise girebilmek amacıyla "seçim barajının düşürülmesini istemeleri" apayrı bir konudur, Anayasa değil bir seçim kanunu cilvesidir.
CHP olsun, MHP olsun, 12 Eylül rejiminin Türkiye'ye geçirdiği "Kemalist kasnaktan" son derece memnunlar...
İmdi... Yeni bir Anayasa'ya nasıl karşı çıkabilirler?
Önce kaçarak. Yazılmasına engel olarak. Sonra da oy vermeyerek tabii.
Fakat "masadan kalkmak" da kamuoyunda tepki görecek... Kılıçdaroğlu, tıpkı kontenjandan milletvekili seçilmelerini sağladığı tutukluların bir türlü salıverilmemeleri üzerine meclis boykotu başlattığı, ama çok kısa sürede tükürdüğünü yaladığı gibi, bir kere daha madara olacak...
Öyleyse, o masadan kalkmanın bir "usturubunu" bulmak şart.
Gerçi Kılıçdaroğlu "asla masadan kalkmayacağız" demiş ama yolunu bulsa arkasına bile bakmaz...
Basın amigoları da bir yandan kendi tepelerine çıkardıkları Kılıçdaroğlu'nu "değiştirmek" için kıvranırlarken, bir yandan da ona akıl öğretmeyi hiç ihmal etmiyorlar bu arada.
Bunun için de, kendisine masadan kalkmanın yolunu gösterdiler.
İddialarına göre, yeni bir Anayasa yapmak istemeyen, muhalefet değil iktidarmış!
Psikoloji okuyanlar bilirler, buna "projeksiyon" denir. İnsanoğlunun kendi ruh bütünlüğünü korumak için kendi beyninde geliştirdiği "savunma mekanizmalarından" biridir.
Örneğin, birine gıcık oluyorsanız ya da onu sevmiyorsanız, bu da vicdanınızı rahatsız ediyorsa, kendi tutumunuzu karşınızdaki kişiye yansıtırsınız: Aslında o beni sevmiyor, bana gıcık oluyor dersiniz, alt bilinciniz ferahlar...
Ezcümle, başkanlık sistemi, yarı başkanlık sistemi tartışmaları falan, bunların hepsi palavraymış.
Anayasa yazılamazsa iktidar suçu Kılıçdaroğlu'nun üstüne atıp sıyrılacakmış.
Bunun için önerdikleri, Kılıçdaroğlu'nun hemen komisyondan çekilmesi! (Adamı büsbütün zor duruma sokacaklar.)
Ve de iktidardan bir "taslak" istemesiymiş, hükümet bu taslağı ortaya çıkaramayınca müşkül durumda kalacakmış.
Bahane bu olacak yani.
Peki komisyon o taslağı şak diye önlerine koyarsa bu sefer nereye sıvışacaklar?
Eh, bu sefer de tükürdüğünüzü yalar, bu kez "taslağı yıpratma" çalışmalarına başlarsınız...
Öyle ya da böyle yeni Anayasa hazırlanacak. Muhalefetin "hayır" oylarıyla referanduma gidilecek ve orada halk tarafından kabul edilecek. Çünkü anayasalar uzlaşmayla falan hazırlanmazlar, o dönemde toplumda kimin borusu ötüyorsa anayasayı da o yapar.
Siz boş işlerle uğraşmayı bırakın da reklam faaliyetinizi şu Mustafa Sarıgül üzerinde yoğunlaştırın. Bu sizi 2015 yılına kadar götürür. Gene seçimi kazanamayınca başka bir isim yaratır, bu sefer onu parlatırsınız. Bu da sizi 2019 seçimlerine kadar idare eder.
Canım o zamana kadar da ya eşek ölür, ya Timurlenk, ya da Nasreddin Hoca.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.