Tabii ki kimse eleştirilmekten hoşlanmaz ama
Yine "Catch-22"nun Yüzbaşı Yossarian'ını hatırladım. Yossarian 2'nci Dünya Savaşı'nın Avrupa cephesinde Amerikan ordusundaki bir savaş pilotudur.
Almanlara karşı bir saldırının başlayacağı gün Yossarian ruhi bunalım geçirdiğini söyler ve askeri hastanede yatağa girer.
Bunu duyan komutanı hastaneye gelir ve Yossarian'a ruhi bunalımının nedenini sorar.
- Kimse beni sevmiyor, herkes benden nefret ediyor, herkes bana düşman, der Yossarian.
Komutan "Senden herkesin nefret ettiği yargısına nereden vardın" diye sorar.
Yossarian bu düşüncesini kanıtlamak için bir örneği şöyle verir:
Onlar da nefret ediyor
- Uçağıma bomba dolduruyorum ve Alman ordusunun mevzilerine gelince bu bombaları onların üzerine boşaltıyorum. O anda Almanlar bana ateş açıyor. Yani Almanlar da benden nefret ediyor.
Yossarian, yazar Joseph Heller'in yarattığı hayali bir figür.
Ama gerçek hayatta da Yossarianlar fazlasıyla yok mu sanki?
Önyargılarınızı nefret dolu ifadelere katık edip, bunlara "Eleştiri" diyeceksiniz.
Hiç ara vermeden seslendirdiğiniz bu eleştirilerin hedefi olan kişi bunlara tepki gösterdiği zaman da "İfade özgürlüğüne darbe indiriliyor" diyerek "Eleştirileriniz"de ne kadar haklı olduğunuzu söyleyeceksiniz.
Bu durumu güncel siyasetin yansımalarına indirgersek...
Önyargılı eleştiriler
Başbakan Erdoğan'ın da elbet hatalı tutumları ve söylemleri var.
Başbakan olmak her konuda aklına geleni söylemek ve hemen her gün siyasetin gündemine gerginlik enjekte etmek anlamına tabii ki gelmemeli.
Bu gibi durumların elbet eleştirilmesi gerekiyor.
Ancak şöyle bir varsayımda bulunsak.
Diyelim ki Türkiye'de değil, Suriye'de yaşamaya mahkûm bir eleştirmensiniz.
Kendi halkına karşı savaş açmış olan ve çoluk çocuk ayrımı yapmadan Baas rejimine karşı oldukları düşünülen mahallelere bomba yağdırma emrini veren diktatör Esad hakkında, bizde Başbakan Erdoğan hakkında seslendirilen bazı eleştiriler üslubunda ve ölçüsünde mi düşüncelerinizi açıklarsınız?
Şarklı olmak durumu
Seçimle gelmiş ve seçimle gidecek bir siyasetçiye yönelik eleştirilerle totaliter bir rejimin tek adamını hedef alan eleştiriler arasında bir fark olmalı değil midir?
Ama "Şark"ta bu gibi ayrıntılara pek önem verilmez.
Yapılan hizmetler hiç görülmez.
Üniformalı atanmışların iktidarları karşısındaki suskunluk ve özenli davranışlar, seçilmiş siviller karşısında rafa kaldırılır. Genelkurmay muhtıralarına alkış tutulur, seçilmişin partisi kapatılacak diye beklentilere girilir.
Onların sinirleri bu davranışlar karşısında tahammülsüzlüğe dönüşünce de "Özgürlükler elden gidiyor" feryadı seslendirilir.
"Turgut Özal Olayı"nda da görüldüğü gibi, hayatını ülkesine hizmet etmeye adamış kişi ancak öldükten sonra, sağlığında "Eleştiriyoruz" gerekçesiyle kendisine her gün hakaret eden kişilerden "Çok değerli bir insandı, büyük hizmetler yaptı" içerikli övgüler alır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.