Ceninlerin ve şehzadelerin hayat hakları...
Bir kısım din bilginlerine göre "Fıkıhta kürtajın, ceninin öldürülmesinin ve çocuk düşürmenin caiz olup olmadığı araştırılırken öncelikle bu nesnenin (ceninin) canlı ve insan olup olmadığının tespiti üzerinde durulmuştur."
Saygın bir uzman kişi olan ilahiyat Profesörü Hayrettin Karaman konuya bu şekilde girdikten sonra, şu yargısını seslendirmişti Yeni Şafak'taki yazısında:
"-Ceninin canlı ve insan olduğu sabit olduğu takdirde hiçbir fıkıhçı onun imhasına cevaz veremez; çünkü İslâm'ın nefsi, doğmuş çocuğu ve insanı öldürmeyi kesin olarak yasakladığı bilinmektedir.
Bazı fıkıhçıları bu konuda tereddüde sevk eden ve kürtajın belli bir süre içinde caiz olduğu görüşüne meylettiren sebep bilgi eksikliğidir, bir hadisi amacından saptırmak ve yanlış yorumlamaktır, bu fıkıhçıların yaşadıkları çağda kendilerine ulaşan 'yanlış tıp ve canlılar âlemi' bilgisidir."
Kardeşlerin katledilmesi
İsterseniz bu konuya tarih açısından yaklaşalım ve Osmanlı'ya dönelim.
Geçenlerde Murat Bardakçı Haber Türk'te İstanbul'daki türbeleri yazarken "3'üncü Murad Türbesi"nde ebedi uykularını uyuyanların listesini de vermişti.
Buna göre 3'üncü Murad Türbesi'nde Padişah 3'üncü Mehmet'in (1595-1603) tahta çıkar çıkmaz öldürttüğü 19 kardeşi bulunmaktadır.
Oğlu Şehzade Mustafa'yı Kanuni'nin öldürtmesi Muhteşem Yüzyıl sayesinde güncel bir mesele olduğu için, daha az bilinen "Öldürülen 19 Kardeş" olayını hatırlattım.
3'üncü Mehmet'e kardeşlerini öldürtme yetkisi veren "Fatih Kanunnamesi"nde, o dönem hukukçularının ve din bilginlerinin de onayladığı şu hüküm var:
"Ve her kimesneye evlâdımdan saltanat müyesser ola, karındaşların nizâmı âlem içün katletmek münâsibdir. Ekseri ulemâ dahi tecviz etmiştir. Anınla âmil olalar"
Bağy suçunun kapsamı
Osmanlı Araştırmaları Vakfı yayınlarında konuyu inceleyen Prof. Dr. Ahmed Akgündüz kardeşlerin ve evlatların katledilebilmesini şöyle izah ediyor:
"- Osmanlı hukukçuları, padişahın meşru emirlerine yapılan her çeşit itaatsizliği, umumi rahatı ve nizam-ı âlemi ihlal edecek olan her türlü isyanı ve memlekette anarşi çıkarma hareketlerini (fesâd bis-sa'y), "bağy suçu" kabul etmiş ve buna sebep olanları da "Bâği" olarak vasıflandırmışlardır. Bu isyan suçunun cezasının da idam cezası olduğunu, fetvalarında açıklamışlardır. İsyan eden Padişahın kardeşi de olsa, şer'î hüküm değişmeyecektir.
- Ancak nazariyat bu olmakla beraber ve söz konusu madde bu şekilde tefsir edilebilmekle birlikte, tatbikat, her zaman nazariyatı takip etmemiş, kanuna rağmen, şartlar teşekkül etmeden idamlar verilmiştir. Beşikteki bir bebeğin öldürülmesini, elbette müdafaa etmek yahut buna uyuyor demek de mümkün değildir.
Her duruma uygun fetva
- Osmanlı tarihindeki kardeş katilleri ve idamların yarıya yakınının, bir had cezası olan bağy suçuna sokulduğunu verilen fetvalardan anlıyoruz. Ancak şunu da hatırlatmak istiyoruz ki, bazen bağy denilen had suçunun şartları teşekkül etmediği halde, araya giren jurnalcilerin ve yalancı şahitlerin beyanıyla, Şeyhülislâmlardan bağy suçu imiş gibi fetva alındığı da görülmüştür. Kanunî'nin oğlu Şehzade Mustafa hakkındaki fetvalar buna misal teşkil etmektedir"
21'inci yüzyıldayız
Demek istediğimiz şu.
Güncel olaylara, zamana, zemine ve siyasal dengelere dayalı olarak aynı konuda farklı fetvalar verilebilir.
Nitekim Yavuz Sultan Selim'in kardeşleri Korkut'un ve Ahmet'in, Kanuni Sultan Süleyman'ın oğlu Beyazıt ile beş oğlunun katledilmeleri de fetvaya bağlanmamış mıdır?
Hilafetin Osmanlı'da olduğu dönemde bile bırakın ceninin hayat hakkının kabul edilmesini, yaşayan insanların siyaseten katledilmelerini de şeriata uygun bulan fetvacılar olmuştur.
Yani 21'inci Yüzyılda "Kürtaj" meselesine evrensel hukukun, insanın ve kadınların hakları ve özgürlükleri çerçevesinde yaklaşmak daha doğrudur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.