Memnun olun, DGMler asıl şimdi kaldırılıyor
Gel de hatırlama... Yeni TCK yürürlüğe girdiğinde, aralarında bu satırların yazarının da bulunduğu üç beş kişi dışında, konuyla ilgilenen çıkmamıştı.
Gündemimizi, daha çok, TCKnın basına getireceği kısıtlamalar işgal ediyordu ama bir de Ceza Usul Kanununa transfer edilen maddeler vardı ki, DGMleri yürürlükten kaldırıyor görünmekle birlikte, bu mahkemelerin yetkisini Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemelerine devrediyordu.
Bu konuyla da kimse ilgilenmedi.
Ceza Usul Kanununa transfer edilen maddeler 1975 tarihini taşıyordu. Durduk yerde ihdas edilmemişti. Uzaydan da inmemişti. Zaten vardı. Sadece yeniden düzenlendi ve böylece DGMler üzerindeki hükmünü (yürürlülüğünü) kaybetmiş oldu.
Daha açık konuşmak gerekirse... 2004 yılında yapılan düzenlemeyle birlikte DGMler kaldırılmadı. Bir anlamda isim değişikliğine gidildi ve buradan da Özel Yetkili Mahkemeler doğdu.
DGM savcılarının yerini de özel yetkili savcılar aldı.
Buradan da şunu anlıyoruz:
DGMler kaldırılmış gibi yapılmış.
Bu gibi yapma başarısının dönemin hükümetine, hususen Adalet Bakanı Cemil Ciçeke ait olduğunu hatırlatmaya gerek var mı?
Cemil Beyin çalışmaları, ilginçtir, en çok dönemin CHP Genel başkanı Deniz Baykaldan alkış alıyordu. Neredeyse hükümetin her yaptığına muhalefet eden Baykal, Çiçekin çabalarına sonsuz destek veriyordu...
Mesela, bir milli yararlar konusu vardı.
Milli yararlar icap ettirdiğinde, basın faaliyetlerine kısıtlama getirilebilirdi.
Baykal adı konmamış bu kısıtlamaları da destekliyordu.
Hele, vaktiyle çok can yakmış 312. maddenin, küçük bir değişiklikle 216ya, 159a ve nihayetinde 301e evrilmiş olmasına, neredeyse takla atıyordu.
Hatırlatalım:
Hrant Dinkin, Orhan Pamukun, Elif Şafakın, Ahmet Kayanın yargılanmalarında kullanılan ve mahkeme önü nümayişleriyle bize kerinçli-kerinçsizhazlar yaşatan bir maderdi bu.
Peki, bu maddenin kaldırılması, olmuyorsa yumuşatılması gündeme geldiğinde, en sert tepki kimden gelmişti?
Kimden olacak? Yine Baykaldan.
Şunu demek istiyorum:
Deniz Baykal ve Cemil Çiçekten başka destekçisi bulunmayan yeni TCK ve Ceza Usul Kanunu düzenlemeleriyle birlikte, DGMler gitti, Özel Yetkili Mahkemeler geldi.
Bugün, Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılması gündemde...
Bu olursa, DGMler asıl şimdi yürürlüğünü kaybetmiş, 1975te başlayan süreç noktalanmış olacak.
Kıyamet de bu yüzden kopuyor işte.
Bir kesim, Özel mahkemeler giderse darbe ve askeri faşizm gelir, darbeciler tahliye edilir diyor.
Bu itirazın bir endişeden (haklı bir endişeden) kaynaklandığını teslim ederim... DGM kadar ürkütücü bir çağrışımı olmasa da, bu mahkemeler darbe yargılamalarında önemli bir rol ifa etti. Yararlıydı yani. Fakat her şeye de yarar açısından mı bakmak lazım?
Kaldı ki, Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılması, darbecilerin tahliye edilmesi sonucunu doğurmaz. Doğurmayacaktır. Endişeye mahal yok.
Ben olsam, (eğer hükümeti sıkıştırmak gibi derdim varsa), şu argümanı kullanırdım:
Siz DGMleri kaldırdığınızı söylemiştiniz ama yaptığınız tek şey Ceza Usul Kanununa birtakım hazır maddeler ekleştirmekmiş. DGMleri asıl şimdi kaldırıyormuşsunuz...
Bunu söylerdim ama sonuçtan da ayrıca memnun olurdum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.