Gülen dönerse cemaatin büyüsü biter mi?
Başbakan Erdoğanın Bitsin bu hasret çağrısına, Fethullah Gülen hocaefendinin birtakım kazanımları ve idareyi zor durumda bırakmama ilkesini gerekçe göstererek hayır cevabı vermesi, bizi daha farklı (ve verimli olması gereken) bir tartışmanın eşiğine getirip bıraktı.
Bu hayır cevabı birçok kimseyi tatmin etmedi.
Düşüncelerini yazdılar...
Kimileri de, yeni bir kavganın fitilini ateşlememek adına, bu cevabın fazlasıyla açık ve anlaşılır olduğunu, hocaefendinin dönmeme kararına saygı gösterilmesi gerektiğini söyledi.
Bir de, dönmeme kararını birtakım komplo teorileriyle açıklamaya çalışanlar var ki, her zaman olduğu gibi konunun dışında tutuyoruz onları.
Teamüldür:
Ortaya bir mesele atıldığında, hemen taraftarlar ve muarızlar oluşur...
Derken, yeni bir karşıtlaşma başlar...
Meselelerimizi karşıtlaşmadan, kutuplaşmadan, farklı barikatlara savrulmadan konuşamıyoruz... Yani, meselenin öznesi olan kişilerin düşüncesi değil, taraftarların ve muarızlarıntavrı belirleyici oluyor. Bu tavra bakarak durumu anlamaya çalışıyoruz.
Fethullah Gülen dönsün mü, dönmesin mi?sorusuna da, bu karşıtlaşma temelinde cevap aradık.
Hayır, karşıtlaşmanın ve kutuplaşmanın kötü bir şey olduğunu söylemiyorum.
Bu konuda, Ahmet Altangibi düşünüyorum.
Bölünme ve çatışma alanları çoğaldıkça (daha doğrusu yenilendikçe) farklı çözüm yollarını konuşma zarureti de artacaktır... Ahmet Altanın sözleriyle ifade edecek olursak, Hep eskiye takılıp eskiyi tekrarlamaktansa, yeni çelişkileri ve yeni çözüm tartışmalarını yaşamak daha evladır...
Evet, öyle olmuştur...
Başbakanın Bitsin bu hasret çağrısı cemaatte kafa karışıklığına yol açmıştır... Yani, cemaati bölmüştür.
Fethullah Gülenin hayır cevabı, hükümette kafa karışıklığına yol açmıştır. Yani, hükümeti destekleyen kesimleri bölmüştür.
Daha da çeşitlendirebiliriz:
Leyla Zananın Kürt meselesini Erdoğan çözer açıklaması, BDPde ve PKKda kafa karışıklığına yol açmıştır... BDPyi ve Kürt kamuoyunu bölmüştür...
Bülent Arınçın, Silahlar bırakılırsa, Apoya ev hapsi konuşulabilir sözü, Kürt meselesi diye bir şey yoktur diyen şahin milliyetçilerde kafa karışıklığına yol açmıştır. Yani, Türk kamuoyunu bölmüştür.
Bölünerek, karşıtlaşarak yeni bir pozisyonu temellük edeceğiz...
Meselelerimizi, ancak ve sadece yeni çatışma eksenleri kurarak, bu eksenleri doğru ikame ederek çözebiliriz.
Şunu demek istiyorum:
Fethullah Gülen hocaefendinin dönmeme kararı, cemaatte ve hükümeti destekleyen kesimlerde yeni bir durum ortaya çıkarmıştır. Daha doğrusu, bir karşıtlaşma yaratmıştır.
Bunu dünyanın sonu gibi görmemek lazım... Önemli olan, bu karşıtlaşmadan türeyecek dilin yapıcı olması ve suhulet yolunu benimsemesi...
Başbakan Erdoğanın Hocaefendinin kendi takdirleridir sözünü, bu çerçevede mütalaa etmek lazım. Darısı, cemaate yakınlığıyla bilinen hırçın kalemlerin başına...
Diyeceksiniz ki, Bu yazı, başlıktaki soruya cevap olmadı...
Bence oldu...
Çünkü, başlıktaki soru, doğru soru değildi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.