"Oslo süreci" ertesindeki "Kuşkular süreci"
Bir yanda gerçekleri yansıtan "Bilgiler" var elimizde.
Bir yanda da bu bilgilere dayalı biçimde oluşan "Kuşkular" ya da "Kararsızlıklar" var.
2007'de 12 şehit verdiğimiz Dağlıca'da dün de terörist baskınına sekiz şehit daha verdiğimiz haberi gelince, Oslo'da PKK ile başlatılan diyaloga ilişkin "Bilgi"yi ve sonra olanları hatırladık.
Bu bilgiye kamuoyunun ulaşma biçimi yani bu çok gizli görüşmenin medyaya sızdırılması kuşkuları da beraberinde getirmemiş miydi?
Öncelikle bu "Gizli" buluşmayı, hem de görüşmenin zabıtlarıyla kim medyaya sızdırmıştı?
Oslo Süreci'nin diyaloga giren taraflarının bu sızdırmanın failleri olamayacağını akıl ve mantık çizgisinde söylemek mümkün.
Geri tepen silah
Bu sızdırma ertesinde olup bitenler ise Oslo Süreci'nin geri tepen bir silaha dönüşümünü sergilemiyor mu?
MİT Başkanı'na dönük yargısal girişimler... PKK'yla bile diyaloga girebilen devletin KCK'ya dönük operasyonları başlatması...
İşte bu "Yeni bilgiler" de eski kuşkularla birlikte, yeni kuşkuların kaynağını oluşturuyor.
Bu kuşkular meslektaşımız Avni Özgürel'in PKK-KCK'nın başı Karayılan'la yaptığı röportaj dolayısıyla çok somut biçimde seslendirilmedi mi?
Dün Nagehan Alçı da bu durumu şu satırlarla yansıtmıştı Akşam'daki köşesinde:
Kim sızdırdı?
"- Karayılan o görüşmelerle sorunun çözüldüğünü düşünmüş. Röportajda 'Her şeyde anlaşmıştık. Bir protokol hazırlandı ve sadece siyasetin mutabakatı alınacaktı' diye konuşmuş. Oslo süreci 3.5 yıl devam ediyor. Karayılan'a göre o süreçle paralel olarak KCK operasyonlarının başlaması barış sürecini hançerlemek içindi.
- Avni Özgürel'in Neşe Düzel'e verdiği röportajdan ilgili bölümü aynen alıntılıyorum: 'Bu belgeler tek kopya olarak sadece bende var... Okuyanlara da ben verdim, okutup geri aldım. Dolayısıyla bizden çıkması mümkün değil. BDP'lilerde hiçbir belge yoktu... Önce İsrail falan olabilir mi diye düşündük ama sonra polis 'Biz bunu BDP'lilerin çekmecesinde bulduk' dedi... Benden başka kimsede belge olmadığına göre bunların polis eliyle BDP'nin çekmecesine konduğunu düşünüyorum.'
Siyasetin sınavı
- Kısacası emniyet istihbaratın Oslo sürecini sızdırdığı ve barış girişimini baltaladığını söylüyor Karayılan. Bu çok vahim bir iddia. Bu iddia hükümetin emrinde çalışan bürokrasinin sivil iradenin, demokratik siyasetin altını oymaya çalıştığı anlamına gelir."
Tabii ki kuşku hoş bir durum değildir ama kuşkuları yok saymak da akıl dışı bir durum değil midir?
Savaşlar ve gerginlikler hiç bitmediğine göre, şiddetten rant çıkartan birilerinin bulunduğundan da kuşku duymamız gerekmez mi?
Demokratik ve sivil siyaset şiddet rantiyelerini devre dışı bırakabildiği ölçüde itibar kazanacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.