Bu yazıyı Kürt kardeşlerim okusun
Klişe bir tespit olacak ama durum maalesef böyle: Ne zaman barış konusunda olumlu adımlar atılsa, bir şeyler oluyor...
Bu klişeye yaslanmak dışında bir şey gelmiyor elimizden...
Çünkü aynen böyle oluyor...
Ne zaman barış konusunda olumlu adımlar atılsa, ne zaman toplumda farklı ve sağduyulu sesler yükselse, ne zaman bir çözüm ümidi belirse, bir şeyler oluyor.
Bu bir şeyler hep oldu.
Özal döneminden başlayarak, sürekli tekrarlanan bir oyun haline geldi.
Silahsız 33 erimizin öldürüldüğü derin provokasyondan başlayarak Çukurcaya, Dağlıcaya, Gediktepeye, İskenderuna, Tokata, Silvana, Uludereye varıncaya kadar, hep bu oldu...
Diyarbakır milletvekili Leyla Zananın, Bu işi çözerse, Erdoğan çözer açıklaması, bu bir şeylerin habercisi gibiydi.
Nitekim öyle oldu...
PKKnın bu açıklamaya cevabı gecikmedi...
Kılıçdaroğlunun, Bu meseleyi parlamentoya taşıyalım, bir akil adamlar heyeti oluşturalım, gerekirse liderler zirvesi toplayalım... çıkışı...
Başbakan Erdoğanın bu çıkışa desteği...
Bülent Arınçın Öcalana ev hapsini dile getirmesi...
PKK yöneticilerinden Murat Karayılanın topu siyasete, siyaset kurumuna atması...
Farklı bir perspektiften baksa da, BDPnin müzakerelere son tahlilde olumlu yaklaşması...
Fiili olmasa da, zımni ateşkesin yürürlükte olması...
Bu olumlu tablo, mutlaka, o bir şeylerle gölgelenecekti.
İlginçtir, Kürt halkının özgürlüğü için savaştığını söyleyen PKK, özgürlükler konusunda adım atıldıkça, tavrını daha da sertleştiriyor.
Kürt halkı adına konuştuğunu iddia eden siyasiler, eskiden, Şu olağanüstü hal kaldırılsın, başka da bir şey istemiyoruz diyorlardı... Kürtçe şarkı söylemenin bile ağır yaptırımlara bağlandığı yıllardan söz ediyorum.
İyi kötü bazı işler yapıldı.
Hem olağanüstü hal kaldırıldı, hem de olağanüstü halin hukuksuzlukları yargı sürecine taşındı.
Kürtçe yasak dil olmaktan çıkarıldı.
Kürtçe neşriyatın önündeki engeller kaldırıldı.
Kürtçenin seçmeli ders olarak okullarda okutulması sağlandı...
Üstelik, parlamentoda, bir temsilden geldiğini söyleyen ve tamamen kimlik siyasetine yönelmiş siyasi bir parti var.
Müzakere ve münazara kanalları tamamen açık...
Her türlü fikir ifade edilebiliyor.
Her türlü fikriyat kendisine yandaşlar ve taraftarlar bulabiliyor.
Her talep dikkate alınıyor.
Her istek anında değerlendirmeye tabi tutuluyor.
Terör örgütüne müzakere heyetleri bile gönderiliyor.
Buna rağmen, örgütün dili yumuşamıyor. Sürekli kan döküyor. Kan döktükçe semiriyor ve vahşileşiyor. Kürt ve Türk öldürerek kendisine alan açmaya çalışıyor.
Daha önce kaç kez yazdığımı hatırlamıyorum bile:
Kimse, PKK eşittir Kürt halkının talepleri denklemi kurmasın.
Kimse, PKKyı dağa çıkaran saikler türünden içi boş laflar etmesin.
Kimse, Duble yollarla, bölgeye götürülecek şiddetin altyapısı hazırlanıyor diyerek, demokratik açılımların ve imar çalışmalarının altını boşaltmaya kalkmasın.
Kimse, içinde barış geçen ama barışa hizmet etmeyen boş cümleler kurmasın.
BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaşın, PKK silah bırakmalıdır açıklamasından sonra, örgütün kendisini ifade edebileceği hiçbir haklılık zemini kalmamıştır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.