Çarçur basına oynak parmak
Halkın gündemi ayrı, basının gündemi ayrı. Basında da "muvafık" gündem farklı, "muhalif" gündem farklı.
Muhalif basına sorarsan Türkiye yandı yıkıldı, halk aç sefil, bittik tükendik, Yunanistan'dan beter olduk.
Sonra seçimi gene AKP kazanınca da, aaa, nasıl olur, halk cahil de ondan herhalde...
Muvafık basın da hiç görmek istemiyor köprü çilesini falan.
Kürtçü basın her gün yeni bir "Uludere özel sayısı" çıkarıyor. Kabak tadı verince de "sosyalizm nasıl kurtulur" konusuna dönüyor, onun kabak tadı vermediğini sanıyor.
Televizyonun gündemi bambaşka: Falanca dizinin "sezon finalinde" Ayşe ölecek mi, Ahmet kalacak mı? Pargalı sonunda Hürrem'i de götürecek mi?
Daha doğrusu, bütün marifetleri televizyon dizilerini izlemekten ibaret olan "siteci çocukların" gündemi...
Çoktan kabak tadı vermiş Ali Kaptan, daha yüksek ücretle başka bir dizide oynamak üzere ayrılınca nasıl "öldürüldü", Osman hiç büyümeyecek mi, Caroline soyunmayacak mı?
Haaa, bakın bu varoş kızlarının gündemiyle örtüşüyor işte...
Ya da, hiçkimsenin okumadığı bir gazetede yazan hiçkimsenin tanımadığı arkadaşımızın reklamını nasıl yaparız? (Çok okunan ama bizim gıcık kaptığımız yazarları da nasıl gözden uzak tutmaya çalışırız?) Basında dikiş tutturamayan gazetecilerin son sığınağı İnternet siteleri ayrı, basılı gazetelerin mecbur kaldıkları için hazırladıkları kendi Internet siteleri apayrı...
O kadar çok haber atlıyor ki okuyucu oralarda...
Gazeteyi açtığın, sayfasını çevirdiğin zaman haberleri ve yazıları topluca görmek başka şey, sitenin her köşesine bakmak istersen iki yüz kere "tıklamak" zorunda kalmak başka şey. Hele dizüstü bilgisayarın o fahişe gibi oynak "kürsörünü" parmaklaya parmaklaya...
Madem Internet sitesinden kurtulamıyoruz, başlangıçta bunu "yurt dışı okuyucu" için düşündük ama yurt içinden beleşçileri hiç hesaba katmadık, madem mecburuz, o zaman "tıklama sayısını" arttırmak için ne yapabiliriz? "Asıl" gazetemizi takmadan, kendi gündemimizi kendimiz yaratırız!
Bulgar kâhin Vanga vardı, artık o da çekilmiyor... Uzaylıların geldiği falan da yok...
O zaman, Atatürk'ün ölüm fotoğrafları.
Nasıl olsa demokrasi var.
Seksenlik dede, yetmişlik nineyle nasıl basıldı? Çöplükte yangın çıktı. Dirk Kuyt, Galatasaray'a gol atacağını söyledi. (Karagounis de Angela'ya atacakmış.) TIR kamyonu otobüse çarptı, bilmemkaç kişi öldü. Yılan ineği yuttu. Avşar kızı gene bilmemne dedi. Türk kızları mı daha güzel, Rus kızları mı?
Bu halkın gündemi de değil, peki kimin gündemi yahu?
Gazetelerine verecekleri elli kuruşu böylece tasarruf ettiklerini düşünenler mutlu olsunlar. Ben, kapıcının getirdiği ya da bakkaldan ekmek ve sigarayla birlikte aldığım gerçek gazeteyi seviyorum. Babadan kalma, eski usul gazeteyi.
Yazılı basın ortadan kalkacakmış. O zamana kadar ben de ortadan kalkarım, mesele kalmaz!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.