Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Rektörü değil, yasayı kaldırın...

Rektörü değil, yasayı kaldırın...

Mehmet Altan, dünkü başyazısında, ‘Kemal Alemdaroğlu ne zaman yargılanacak?’ diye soruyor ve rektör hakkındaki iddiaları sıralıyordu.

Bu iddiaların en önemlisi, ‘intihal’ suçlamasıydı...

Eski rektör, gerçi, laik ve ‘Atatürkçü kimliğinden dolayı saldırılara hedef olduğunu’ söylüyordu ama, bir başkasının eserini aynen kopya ettiği Türk Tabipler Odası’nca da saptanmış, hatta ‘Onur Kurulu’ tarafından disiplin cezasına çarptırılmıştı.

Türk Tabipler Odası Onur Kurulu’nun verdiği disiplin cezasının Danıştay tarafından durdurulmuş olması da bir şey ifade etmiyordu, çünkü dava esastan değil usulden bozulmuştu ve intihal iddialarıyla ilgili karar geçerliliğini koruyordu.

Sonra rektörün başı YöK’le derde girdi.

YöK, Kardiyoloji Bölümü’nde yargı kararlarını uygulamayan rektörü, ‘görevden alınması’ istemiyle Cumhurbaşkanı Sezer’e şikayet etti, Sezer de gereğini yerine getirerek İstanbul üniversitesi’ndeki Alemdaroğlu saltanatına son verdi.

Şimdi öğreniyoruz ki, Danıştay 1’inci dairesi, YöK’ün türlü engellemeleriyle yargı takibatından kurtulan Alemdaroğlu hakkında ‘üzerine atılı suçları işlediğini doğrulayacak ve hakkında kamu davası açılmasını gerektirecek yeterli kanıt bulunduğuna’ karar vermiş...

Mehmet Altan, ‘Peki ya diğer iddialar... Peki ya diğer suçlamalar... Onlar Mahkeme-i Kübra’da mı?’ diye soruyordu.

Heyecana gerek yok!

Bu suçlamalar, bence, yasal takip gerektirmiyor.

Bunlar YöK Yasası’ndan ve özel olarak da Alemdaroğlu’nun kişiliğinden, tavrından, yönetme anlayışından kaynaklanan sorunlar.

Bunu, ‘Onurum kırıldı’ diyerek üniversiteden ayrılan Prof. Aysel çelikel de itiraf ediyordu: ‘Toplantılarda Alemdaroğlu’nun görüşüne karşı gelirseniz çok sert bir tepkiyle karşılaşırsınız. Yüzünün ifadesi değişir ve sesini perde perde yükseltir. Kendisinin cumhuriyeti, laikliği, Atatürkçülüğü savunan vatansever bir kişi olduğunu sert bir üslupla vurgulayarak ortamı konuşulamaz hale getirir. Siz ise suçlanıyormuş gibi bir duyguya kapılır, söz aldığınıza pişman olursunuz.’

Alemdaroğlu ile aralarında kesinlikle ideolojik bir anlaşmazlık olmadığını söyleyen Prof. Bülent Tanör’e göre de, sorunu öncelikle Alemdaroğlu’nu yaratan sistemde (yasalarda) aramak gerekiyordu.

Rektörle ideolojik bir anlaşmazlıkları yoktu ama, üniversitede tanık olduğu bazı şeyler, şimdi aramızda olmayan bu değerli bilim adamını canından bezdirmişti.

Şöyle diyordu Tanör:

‘Geceleri elde fenerlerle rap rap yürüyüşler, marş söylemeler. Sanki müsamere gibi. 10. Yıl Marşı’nı çok severim ama onun yüzünden söyleyemez oldum...’

Evet, Alemdaroğlu’nun yönetme anlayışını tartışmalı kılan bizatihi yasalardı, yani YöK’tü, ama, Prof. Dr. çetin özek’e göre rektör YöK’ü de aşmıştı. Adeta ‘YöK içinde YöK’tü.

Danıştay’ın işareti Alemdaroğlu’na yargı yolunu açabilir.

Mümkün...

Fakat, asıl olan, çelikel ve rahmetli Tanör’ün işaret ettiği ‘sakınca’yı, yani Alemdaroğlu gibi yöneticileri yaratan, dolayısıyla onların tuhaf uygulamalarını meşrulaştıran yasayı (yani YöK Yasası’nı) ortadan kaldırmaktır.

Bir Alemdaroğlu gider, bin Alemdaroğlu gelir...


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi