Din mi, o da ne ki?
"Alevilik dindir. İbadeti cemdir. İbadethanesi de cemevidir" bunları Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün söylüyor.
Hüseyin Aygün bunu, Diyanet'in "Din" tanımlamasından ayrılmak için ve Diyanet din olarak İslam'ı gördüğüne göre "İslam"dan ayrılmak için söylemiş oluyor.
Bence Aleviliğin "din" olduğunu ortaya koymak için bir iki şey daha belirtmesi gerekiyor. Mesela "Kitab"ını, mesela "Peygamber"ini ve mesela "Tanrı"sını...
Bilmiyorum Alevilerimizin mesela "Kur'an"dan başka "Kitab"ı, Hazreti Muhammed'den başka "Peygamber"i ve "Allah"tan başka "Tanrı"sı var mı? Ben olmadığını sanıyorum.
Ben Alevilerimizin çok sevdiği, gönülden sevdiği Hazreti Ali ve Ehl-i Beyt'in de Allah'tan başka "İlah"a tapmadıklarını, Hazreti Muhammed'den başka "Peygamber", "Kur'an"dan başka "Kitap" tanımadıklarını biliyorum.
Geriye ne kalıyor? Yorum mu? Yorum'dan ayrı bir din mi çıkıyor?
Diyanet demiş ki: Alevilik İslam'ın kendine özgü güzel bir yorumudur.
Bunun için de Hacı Bektaş-ı Veli'nin yazdığı Makalat'ı kaynak göstermiş.
Ne yapmalı şimdi Makalat'ı?
Onu da "Sünniler"in ürettiğini mi söylemeli?
Mekke-Medine'de Şii İranlılar
10 gün süreyle umredeydim.
Bu süre içinde binlerce Şii İranlı ile iç içe, yan yana bulundum. Hem Mescid-i Nebi'de, hem Kâbe Hareminde... Yan yana kıyama durduk, yan yana secdeye kapandık, yan yana, aynı duaları ederek tavaf yaptık. Hiçbir Şii İranlı ayrı bir mescit aramadı, hiçbir Şii İranlı, ayrı bir imam, ayrı bir Kâbe aramadı.
İnsanların dinle, kitapla, Yaratan'la ilişkilerini siyasetin fırdöndüsü içine çekmemek lazım. İnsanların din ile ilişkisi, Yaratan'la ilişkisi ile bağlantılı bir hadise. Yani bir anlamda tüm varoluşun izahına dayanan bir derunilik içeriyor. Kitap'tan, Peygamber'den, hatta Tanrı'dan soyutlanmış bir geleneği "din" haline getirirseniz, bundan ancak siyasi istismar doğar. Tüm Alevi toplumuna da yazık edersiniz.
Diyanet, Aleviliğin yazılı kaynaklarını yayınlıyor. Ve orada ortaya çıkan koordinatlar, Aleviliği siyasi arenada tüketmeye çalışanların işini zorlaştırıyor. Çünkü orada ortaya çıkan Alevilik, tıpkı Sünnilik gibi, Kur'an merkezli ve Hazreti Muhammed merkezli bir çerçeve ortaya koyuyor.
Hazreti Ali'den yola çıktığınızda da yolunuz Kur'an'a ve Hazreti Muhammed'e varmıyorsa, sapkınlığa varıyor demektir.
Alevi camia içinde bu gönül diriliğine sahip pek çok insan vardır ve "Siyasi Alevilik" diye tanımlanacak olan bir çizgi, aslında, bu samimi Alevi çizgisini de boyunduruk altına almaya uğraşıyor. Tıpkı PKK-KCK-BDP çizgisinin tüm Kürt vakıası üzerine ipotek koymak istemesi gibi...
Cami tartışması ve Kâbe
Mekke'ye on tane Zemzem Tower dikseniz boş. Mekke Kâbe ile Mekke'dir. Ve Kâbe'yi öne çıkarmayan hiçbir şehir planı, Mekke için doğru, sağlıklı, ideal plan olamaz. Zemzem Tower dünyanın her şehrinde dikkat çekici bir bina olabilir. Ama Mekke'de Harem-i Şerif'i gölgeleyen konumu sebebiyle Mekke'ye yüktür. Bu, şehrin kimliği meselesidir.
Edirne'nin Selimiye'si, İstanbul'un Süleymaniye'si, Sultanahmet'i, Ayasofya'sı bu şehri bir "İslam şehri" yapan tarih sürecinin meydan okumasıdır. Kocatepe öncesi Ankara'sı için "Mabetsiz şehir" tanımlaması yapılmıştı. Kocatepe bu tanımlamayı sildi, kötü mü oldu? Ankara da artık "Mabetli şehir"dir. Anadolu toprağı, bin yıldır "mabetli"dir.
Ben, Çamlıca'ya camiyi bu mabetli ülkenin kimliğini pekiştiren bir çaba olarak görürüm. Hele birileri, laikliği kimliksizlik olarak yorumlamaya yöneliyor ve laiklik adına bu ülkenin-toplumun kimliği üzerinde operasyon yapmak istiyorsa... Ben "Bu topraklar İslam'ındır" demeyi sürdüreceğim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.