Şimdi de Suriye Kürtleri mi çıktı başımıza?
Türkiye, Kurulacak bir Kürt devletini savaş sebebi sayarız anlayışını devam ettiriyor mu?
Bilmiyorum...
Muhtemel bir Kürt devletini savaş sebebi sayan Ankara, büyük müttefikin Kuzey Irakta oluşturduğu ya da oluşturulmasına katkıda bulunduğu yapıya itiraz etmedi.
Buna edemedi dersek, dış politikadaki babalanmaların nasıl rasyonaliteden kopuk, nasıl gerçek dışı bir düzleme oturduğunu daha iyi görmüş oluruz.
Kırmızı çizgilerimiz vardı ama bugün esamisi okunmuyor.
Neden?
Kuzey Irakta, çünkü, şöyle ya da böyle, görece özerk ya da bir gün bağımsızlık talebiyle ortaya çıktığında Haydaaa! Bu da nerden çıktı? diyemeyeceğimiz bir yapı var:
Kuzey Irak Özerk Yönetimi...
Bazıları Güney Kürdistan demeyi tercih ediyor ama isimlendirmeler ya da isimlendirmelerden duyulan rahatsızlıklar, gerçeği değiştirmiyor.
Şöyle ya da böyle, Kuzey Irakta bir devlet kuruldu.
Bu devletin ordusu var, polisi var, okulu var, maliyesi var...
Hatta, dış politikası bile var.
Bağımsızlığını ilan etmesi, Irak yönetiminin tutumuna bakıyor.
Şii hummasına tutulmuş Irak yönetimi saçmalamalarını devam ettirirse, Kuzey Iraktaki Kürt varlığı kopuş sürecine girebilir. İşin burası yüksek siyaset ve dış politika bilgisi gerektiriyor, geçiyorum...
Fakat, şunu saptamak artık çocuk oyuncağı:
Mahut kırmızı çizgilerimize rağmen, kendisini de facto dayatan Kuzey Irak Özerk Yönetimi, yaşamasını ve totalitesini genişletmesini, ilginç bir biçimde Türkiyeye borçlu.
Daha doğrusu, Türkiyeye muhtaç...
Şunu demek istiyorum:
Bölgede kurulacak yarı özerkya da tam bağımsız bir yapı, Türkiyesiz var olamaz, Türkiyesiz kendini gerçekleştiremez, Türkiyesiz nefes alamaz.
Rahmetli Özalın gördüğü (tanıdığı) ve işbirliği tesisine gittiği Kuzey Iraktaki Kürt varlığı, 93 kapalı darbesinin yol açtığı (icbar ettiği) travmayla, uzun süre yok sayıldı, PKK terörünün biricik kaynağı ilan edildi, Peşmerge diye aşağılandı, hatta düşmanlaştırıldı... Açın o dönemin gazetelerini; laik cumhuriyetçisiyle, Atatürkçüsüyle, milliyetçisiyle, Beyaz Türküyle, Ertuğrul Özköküyle nasıl saldırdıklarını, Hadi, Iraka gidiyoruz, Peşmergenin icabına bakıyoruz histerisiyle nasıl gaz verip kafaları bulandırdıklarını göreceksiniz.
Dönemin dışişleri de neredeyse aynı histeriyle kalkışıyordu.
Peşmerge düşmandı, alt edilmeliydi.
Peşmerge alt edilmeden, Türkiye büyük devlet olamazdı.
Böyle bakılıyordu hadiseye... Ortaya da, sadece babalanan ama babalandığı ve rezil olduğuyla kalan birtakım kırmızı çizgi fetişistleri çıkıyordu. Bir kere daha rezil oluyorduk...
Bugün artık itidal var...
Bu itidalli yaklaşım, Suriye konusunda da geçerli olacak.
Bölgede Türkiyeye rağmen bir şey olamayacağı vakıa...
Bunu Rusya görüyor, değerlendiriyor, hatta oluşacak vasatı destekliyor ama Kemal Kılıçdaroğlu ve sol entelijansiya göremiyor.
Esed gidecek. Bu belli oldu.
Esed sonrası oluşacak durumu da, büyük ölçüde Türkiye belirleyecek.
Bugün birtakım gazetelerde okudum, hayretler içinde kaldım: Esed gider gitmez, Suriye Kürtleri kafa çıkaracakmış. Bu durum Türkiyeyi çok rahatsız ediyormuş.
Hiç rahatsız etmez...
Irakta, Suriyede, hatta İranda oluşacak durumlar Türkiyeyi rahatsız etmez. Ankarayı edebilir ama Türkiyeyi etmez...
Çünkü, hangi durum oluşursa oluşsun, bu ancak Türkiyenin patronajında, Türkiyenin izni ve himayesi çerçevesinde olacaktır,tarihsel kardeşliğimize halel gelmeyecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.