Haşmet Babaoğlu

Haşmet Babaoğlu

Bu nasıl bir mutluluktur ki bu kadar yamuktur!

Bu nasıl bir mutluluktur ki bu kadar yamuktur!

Bazen bir rüyadan uyanırız da, bizde kalan sevinç duygusuna şaşırırız...
İyice ayılıp gündelik hayatımıza başlayıncaya kadar sürer bu hal.
Sonrası hep gerginlik, hep tedirginliktir.
Biliriz ki, nice sevmeler, sevişmelerde bile... Ve neredeyse bütün eğlencelerde o tatlı ve dünyayla barışık hafifliği, yani sevinç duygusunu tatmamışızdır!
"Tanrı'nın o güzelim kıvılcımı sevinç" sanki sessizce hayatımızdan çıkmış ve rüyalarımıza sığınmış gibidir.
Bazılarımızda ise geçip giden çocuklukla birlikte zaten maziye karışmış, "bugün"den elini ayağını çekmiştir.
***

Hep yazıp durdum... Sevgimiz bir parça bile sevindirmiyorsa, neye yarar?
Mutsuzları, kırgınları, kederlileri bir yana bırakıyorum.
Bir oyun bahçesinde değiliz nihayetinde!
Ve elbette dünya keyfimize göre şekillenmiyor!
Kimi zaman bir bakarsınız ki, taşınması çok zor bir yüke dönüşüvermiş hayat!
Ama "mutluyum" diye caka satarak ortalıkta dolaşan, fakat yüzlerinde haset, rekabet, kibir ve gerginlikten başka hiçbir şeyin izi okunamayanları ne yapmalı!
Bu nasıl bir mutluluktur ki, maddesi yoğun ama ruhu varla yok arası bir durumdur!
Ne hesapsız sevme vardır içinde, ne de gönülden sevinme!
Bu nasıl bir mutluluktur ki, bu kadar yamuktur!
***

Sevmek...
Sevilmek için küçük rüşvetler vermeye dönünce...
Sevmek...
Görmekten uzaklaşıp sadece görülmek oluverince...
Sevmek...
Şiddetli ve inatçı bir sahiplenme arzusuna dönüşünce...
Sevmek...
Sevdiklerimizi bir çember içine alıp dışarıda kalan her şeye düşman olmak anlamına gelince...
Sevinmek...
Bir parçacık sevinç bile...
İmkânsızlaşıyor, hiç kuşkunuz olmasın!
***

Geçen gün gördüm; Amerikalı bir klinik psikolog "Gününüze sevinç katmanın elli yolu" diye bir şeyler karalamış.
Çok seviliyor böyle şeyler modern dünyada.
On adım, yirmi basamak, elli yol...
C. Rubinstein adlı psikolog da hemen hepsi "dışarı çık, beş dakika yürü, renkli giysiler dene, güneşin batışını seyret, tv'yi kapat ve yirmi dakika sessizlik içinde otur" türünden acıklı düzeyde naylon tavsiyelerde bulunmuş.
Hepsi ya bir nesneyi ya da zamanı tüketmeye dayanıyor.
Oysa içinde "sevme" olmayan gerçek bir "sevinme" hali yoktur!
Esas yolu seçmeyeceksen, elli değil, yüz başka yolu denesen ne olur!
Bir yere varamazsın!
Onlar "kendini eğlendirmek"tir, sevinç başka!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Haşmet Babaoğlu Arşivi