Libya örneği
Arap Baharı'nda İslam'ın etkisi ve geleceği konusunda kötümser tahminlerde bulunanlar niçin öncelikle giden ile geleni karşılaştırmazlar, bilemiyorum. Yeni liderler ve nispeten hür olan Müslüman halk İslam'a dönmeyecek de, zalim, laik, ABD veya Rusya yahut da siyonistlerin güdümünde olan devrik liderler mi İslam'a dönecekti!? Halkını ezen ve soyan, İslam'ı da yalnızca istismar eden (bazıları buna bile yanaşmıyorlardı) despotlar daha yıllarca iktidarda kalmalı ve zulümlerine devam mı etmeliydiler? Evet kan döküldü, tehlikelerle karşılaşıldı, ama hangi iyinin ve ıslahatın bir bedeli yoktur ki!
Komünizme yeşil elbise giydirdiğini sanan zalim Kaddafi, halkına fare demiş ve taraftarlarına "çıkın, bu fareleri öldürün" diye seslenmişti, bu akıbete kendisi uğradı ve Libya yeni bir yola girdi. Bu yolun İslam ile ilgisine (İslam'a yolculuk mahiyetinde olduğuna) dair bazı tespitler aktaracağım.
Devrimin kaderini değiştiren lider Mustafa Abdulcelîl bir konuşmasında şunları söyledi: "Libya'da hukukun temel kaynağı İslam hukuku (şeriat) olacaktır. Bankaları faizden arındıracağız..."
Bingazi'de devrimin zaferinin kutlandığı günde şöyle dedi: "Zaferi havaya ateş ederek değil, tekbir ve secde ile kutlayalım".
Abdulcelil'in şeriatı uygulayacaklarına dair konuşmasını kötü emellerine alet etmek isteyen dünya medyası yaygara koparınca insanların endişelerini giderecek bir açıklama yapmıştır; bizdeki bazı basın mensupları bunu "Abdülcelil, şeriat sözlerinden döndü" şeklinde verdiler. Halbuki onun açıklaması şöyle idi:
"Uluslararası kamuoyuna garanti veririm ki, Müslüman olan Libyalılar ılımlıdır. Pazar günü sadece evlilik ve bankacılık ile ilgili konularda şeriat kurallarını örnek verdim. Faiz artık yasak ve çok eşlilik de serbest olacak. Ama bu diğer modern kanunları yok sayacağız ve insan haklarına saygı göstermeyeceğiz anlamına gelmiyor"
Bu sözlerde "şerait sözlerinden dönme" var mı? İnsan haklarına riayet edeceğiz, modern kanunları yok saymayacağız" demek, "şeriattan vaz geçtik" mi demektir? İslam hukuku temel kaynak olduktan sonra ona aykırı olmayan düzenleme ve uygulamaların devam etmesi tabiî değil midir?
Şimdi Libya'da geçici meclis seçimi yapıldı, bu seçimde Müslüman Kardeşler'in partisi ikinci oldu. Seçimleri Ulusal Güçler İttifakı kazandı. Geçici yönetimin eski Başbakanı Mahmud Cibril'in liderliğinde 58 siyasi oluşumun bir araya geldiği Ulusal Güçler İttifakı, Meclis'teki 200 sandalyeden 39'unu almayı başardı (Müslüman Kardeşler'in 17 sandalyesi var). Libya Meclisi'nde 200 sandalye bulunuyor, bunların 80'i siyasi partilere ayrılmış durumda. 120 sandalye bağımsız milletvekilleri için ayrılmış kontenjanı oluşturuyor.
Mahmud Cibril yumuşak laik bir rejimden yana. Ancak seçim sonuçları kesinleşmeden yaptığı açıklamada Cibril, partisinin Libya'nın birliğini esas aldığını vurgulamış, İslami hükümlere uymanın temel ilkeleri olduğunu söylemiştir.
Siyaset yorumcularına göre: Gelecek yıl baharda yapılması planlanan seçimlere kadar görev yapacak ve yeni anayasayı hazırlayacak Ulusal Konsey'de, bağımsız adayların eğilimleri genel eğilimi ve yeni hükümetin yapısını belirleyecektir. Yeni durumda İslamcıların yine de hükümeti kuracak çoğunluğu sağlama şansları olabilecektir. Her durumda İslamcıların iktidarda veya muhalefette Libya siyasetinde etkili olacakları anlaşılmaktadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.