Kandilin vurulması ve Clintonın ziyareti
PKK biraz palazlanıp, altı patlardan Kaleşnikofa geçti geçeli para verenin uşağı oldu. Önce uyuşturucu baronlarının Afganistandan getirip Batıya pazarladığı eroinin sağ salim Türkiye sınırına ulaşmasını sağlamak karşılığında milyonlarca dolar kazanan PKK, daha sonra Türkiyenin büyümesini önlemek isteyenlerin uşaklığına soyundu. Bunun en somut kanıtı her yakalanan ya da öldürülen dört PKKlıdan ikisinin Suriye, Irak, İran ya da arada bir de olsa İsrail uyruklu olması. Esad yönetimi, giderayak halkına karşı giriştiği katliama dur diyen Türkiyenin canını acıtmak için hem roketatardan uzun namlulu silahlara kadar ne varsa PKKlılara veriyor, hem de örgüt artık Güneydoğuda kimseyi kandıramadığından, eli silah tutan adamlar yolluyor. İranın durumuysa tam içler acısı. Ahmedinejad hükümetiyle Hamaney ve mollaların Esada yaklaşımlarındaki faklılık sürekli kendini gösteriyor. Hamaneyin seçtiği Genelkurmay Başkanı Firuzabadi, Sıra Türkiyeye gelir demecini patlattığı sırada İran Hükümeti, kaçırılan hacılarını kurtarması için Ankaraya gelmişken, Dışişleri Bakanı Salihinin ağzından Bu açıklama resmi görüşümüz değildir! dese de Başbakan Erdoğanın zılgıtını yiyor o saat. Başbakanın dediği gibi İran önce kendini hesaba çekmelidir! Sen binlerce Müslümanın kanını içen bir diktatöre sözüm ona mezhepsel tercih ve kuklan olması nedeniyle destek verecek sonra dinden, Allahtan söz edeceksin. Bugün dünyanın sırt çevirdiği İranın, hala yanında duran Türkiyeye dört elle sarılması gerekirken Firuzabadi gibi kendini bilmezler yüzünden hem Tahran köşeye sıkışıyor hem de bir başına kalma tehlikesiyle yüz yüze kalıyor.
***
Bu arada Türkiye yeni savunma hattının kendi sınırları değil Kandil olacağını üstü kapalı biçimde de olsa açıklamaya başladı. Terör örgütünü Türkiye sınırlarını geçtikten sonra yok etmeye çalışmak yerine Kandil-Avaşin ekseninde etkisizleştirmek çok daha akılcı görünüyor, hele de Barzaninin desteği sağlandıktan sonra. Zaten Barzani, Maliki Hükümetiyle kanlı bıçaklıyken Türkiyeye sırt vermek için can atıyor. Dolayısıyla Türkiyenin girişimlerine ya ses çıkarmayacak ya da omuz verecektir. Bu arada Apo nerede, diye soran varsa onun devre dışı kaldığını söylemek gerek. Bu BDPnin de gelişimler karşısında sus-pus olmasından da belli. Çünkü PKK artık Suriyenin ha gitti ha gidecek yönetiminin uşağı ve de Türkiyeli Kürtlerin hiçbir çıkarıyla ilgilenmiyor. Esaddan sonra Suriyede tutunamayacağını kestirdiğinden bu kez İrana rampalamanın yollarını arayacak. Böyle bir denklemde Aponun yeri yok besbelli.
Bütün bunlar olurken Hillary Clinton, Türkiyenin yolunu tutuyor. Cumartesi Türkiyeye gelecek Clinton, ABD kaynaklarına göre Iraktaki hataları yinelemek istemiyor. Yani Esad gitmeli derken Suriyedeki devlet yapısı bozulmasın istemini masaya koyacak. Irakta orduyla polis dağıtıldığı, devlet darmaduman olduğunda oluşan boşluğu terör doldurmuştu. Ayrıca Türkiyenin mezhepsel kıyama yani sünnilerin şiilere yönelik bir katliama girişmelerine de engel olmasını istiyor. Bu isteğini belirtmesine gerek yok. Çünkü Türkiye, Suriyede var olan Müslümanından Hıristiyanına herkesin inancına sonuna kadar saygılı olunması gereğini her fırsatta dile getiriyor. ABDden ABye, İrandan Iraka kadar herkes kapıda sıraya girdi ve soruyor, ne olacak Esad sonrası Suriyede. Cevabı çok da zor değil. Esad sonrası Suriyenin yeniden inşa edilmesinden tutun kurulacak düzenin belirlenmesine kadar her aşamada baş oyuncu Türkiyedir artık. Bunun da mimarı Tayyip Bey ve dış siyasetin yönlendirilmesindeki en yakın yardımcısı Ahmet Beydir. Kısacası, Türkiyeyle kol kola girmeden kimse Suriyede oluşacak yeni düzenle bir masaya rahatça oturamaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.