Haşmet Babaoğlu

Haşmet Babaoğlu

Yazlar geri gelmiyor

Yazlar geri gelmiyor

Yazın başlangıcı ikirciklidir. Heyecanını yatıştırmak için elimizden geleni yaparız. Hava biraz kapansa, yağmurlar biraz uzun sürse, geldiğine inanmaz "bu sene yaz gelmeyecek galiba" diye yakınmaya başlarız.
Ama yazın sonu öyle midir? Hayır!
Ağustosun orta yerinde bir akşam vakti azıcık serinlik çıksa, hepimiz emin oluruz ki...
Koskoca yaz mevsimi, yani uzun kalmış o güzel "Tanrı misafiri" bavulunu toplayıp gitmeye hazırlanmaktadır.
Ülkü Tamer'in bir dizesindeki gibi artık "yazın bittiği her yerde söylenir."
***

Mevsimlerin "büyük öğle"sinin son demlerindeyiz.
Sizi bilmem ama benim içimde burukluk var. Denizmiş, güneşmiş, şehirdeymiş, kasabadaymış, bunlar pek umurumda değil ama yaz akşamlarını çok özleyeceğim. Hemen gitmesin diye, eylül sonuna kadar, hatta belki ekimde bile yazı eteğinden çekiştireceğim.
Ve hatıralarım arasına birkaç ışıklı görüntü daha hapsetmek için çırpınıp duracağım.
***

Zaten çoktandır bu topraklarda yaz mevsimi sevincin değil, acının keskinleşmesi anlamına geliyor.
Düşen delikanlılar, evlat acısıyla yanan yürekler, şiddetin ve çözümsüzlüğün yoğunlaşması...
Bütün bunlar yazla özdeşleşti.
Toplumsal takvim tek tek her birimizin içindeki yaz özlemini ve sevincini bozup dağıttı.
Bize kalan yazın kendisine değil, geçmiş yazların hatıralarına sığınmak...
Belki güzel olan da sadece "biten yaz"lar ve hatıralarıdır.
***

"Kaçış Planı"nda (AHaber) yaz mevsimi üzerine konuşurken Oktay Rıfat'ın "Ayna" şiirini çıkartıp masanın üzerine koymuştum.
Çünkü yaz mevsimine özgü duyuşu belki de en iyi o şiirin dizeleri anlatır.
Bir ışık çakımı gibi, yaz mevsimini enstantanelere ayırır.
Ama programda laf dönüp dolaşırken bambaşka yerlere gitti, bu şiirden söz etmeye fırsat olmadı.
Şimdi buraya bir dörtlüğünü almanın tam yeridir.
"camdan duvarlara sıçrar da yeşil
parlar kararmış tahtalar, nikel, bakır
kanarya susar, kedi uyur, bir gül
dalı pencerede, yazdır."
***

Oktay Rıfat'ın dizeleri zihnimde oynaşırken dostum Bülent Korman'dan cep telefonuma bir mail düşüverdi.
Tevafuk saydım.
Resimlerindeki renklerle ruha canlılık katan Provence ressamı ve şair Andre Verdet'nin şiirleri vardı mail'in içinde.
Verdet'nin bir şiirinin başlığı bile tek başına içimi inceden dağlamaya yetmişti.
"Yalnızca ilkbahar ve yazlar hiç geri gelmiyordu."

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Haşmet Babaoğlu Arşivi