Aziz Üstel

Aziz Üstel

Afyon’u dinliyorum tarifsiz kederler içindeyim

Afyon’u dinliyorum tarifsiz kederler içindeyim

Gidinin Orhan Veli’si, İstanbul’u dinlemiş gözleri kapalı... Rumelihisar’da oturmuş tarifsiz kederler içinde... Yitirdiği sevgililere, vurulduğu şehre özlemini dökmüş kağıda, akıtmış gözyaşlarını.

Ya ben? Ben sadece şehitsiz bir gün istiyorum artık! Başka isteğim kalmadı vallahi de billahi de! Dinlemek istemiyorum mazeretler, gerekçeler! Uzmanlıkları kendilerinden menkul adamların, pireli emeklilik günlerinden sökülüp ekranlara taşınanların ipe sapa gelmez açıklamalarına karnım tok kulaklarım kapalı!

Acemiymiş erler Afyon cephaneliğinde... Bombalar 1937-38 arası Amerikan yardımıyla gelmişmiş, metal yorgunluğundan patlarmış... Kimse sormuyor: İnsan olsa el bombası yerine, hala hizmet eder miydi devlete 75 yaşında? Çoktan emekliye ayrılmıştı! Ama bomba yetmiş beş yaşına karşın hala görev başında! Ve de bıyığı terlememiş, kısa dönem askerlik yapmaya gelmişlerin elinde kendi kendini emekliye ayırıyor, 25 kişiyi de yanı sıra sürüklüyor.

Efendinin burnuna sabotaj kokusu geliyormuş! İhmal ya da adamsendecilik kokusu değil de sabotaj kokusu! Kim bu efendi? Emekli bir general! Neye dayandırıyor bu müthiş gözlemini? Hava cıvaya, laf salatalarına. Hayatında hiç cephanelik sayımı yapmış mı? Dedem yaşındaki bombaları almış mı eline? Ne bileyim ben! Kimsenin de aklına gelmiyor sormak bunu. Zamanın birinde generalmiş ya, orduyla ilgili her konuda uzman! Dili mi varmıyor “bu sabotaj falan değil düpedüz umursamazlık!” demeye! Bırakın bu ipe sapa gelmez tezgah kurgulamalarını. O çok sevdiğiniz komplo teorisi yemeklerini ısıtıp ısıtıp önümüze sürmeyi! İhmal deyin, omuz silktik, umursamadık diyin mertçe. Gecenin yarısına üç saat kala, hele de 14 saat çalıştırılıp bomba saydırılır mı acemi delikanlılara! Yahu üç günlük asker el bombası mı görmüştür o güne kadar ki, binlercesinin arasına salar saydırırsınız teker teker! Cevap versene öyle boş gözlerle bakacağına bu emri veren her kimsen!

Yahu Makina Kimya’da bugüne değin beş kez cephanelik patlamış. İnsanlar ölmüş... Başsağlıkları havada uçuşmuş... Türk bayrağına sarılı şehitler cami avlularını doldurmuş, feryatlar göğe yükselmiş dalga dalga. Sonra? Gene aynı vurdum duymazlık sürmüş de sürmüş.

Kadıncağız nizamiyenin önünde kaldırıma oturmuş ağlıyor hıçkıra hıçkıra. Evladını bir ay önce askere yollamış... Üstleri tutmuş ha patladı ha patlayacak bombaların ortasına salmış “say hele şunları, bak bakalım kayıtlar tutuyor mu? Envantere uygun mu!” diyivermiş. Diyivermiş, sonra da bombaları değil, on yedisi üç günlük asker olan yirmi beş delikanlıyı envanterden düşmüş!!

Kim bu rezilliğin sorumlusu! Kim yolladı üç beş günlük askerleri o cephaneliğe? Hesabı sorulmayacak mı bu ihmalin?Ha salt sorumluları ilan etmekle kalmayın sakın. O sorumluları o koltuklara oturtanların da istifalarını alın ellerinden! Teşhir edin alayını! Acımız hafifler mi bunu yaparsanız? Hayır. Ama belki bir daha yaşamayız böylesi bi acıyı!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Aziz Üstel Arşivi