Ana gündem: Terörü yok etmek
Terörü yok etmek, evet.
En acil gündem bu.
Terör, Türkiye'yi tehdit eden açık bir cinayet yapılanması olarak kendisini ortaya koyuyor ve yok etmekten başka bütün ihtimalleri devre dışı bırakıyor.
Her anlamda, ister şehit vermemek için olsun, ister dağda daha çok ölüm gerçekleşmesin diye, ister bölge halkının güvenliği açısından, ister Türkiye'nin güvenlik sorunu yaşayan bir ülke imajı vermemesi için, bu baş belasından kurtulması şart oldu.
Şu yazdıklarım içinde belki en çok, "dağda daha çok ölüm gerçekleşmesin diye" ifadesi şaşırtıcı ve paradoksal gelebilir ama yıllar içinde ölümleri ölümler kovalamasın diye, daha çok Kürt çocuğu dağda can vermesin diye, terörün bitirilmesi için seferber olmak gerekiyor.
Bölge halkının güvenliği için de artık, terörün yok edilmesi dışında bir yol yok.
Bediüzzaman hazretlerinin o çok meşhur sözü unutulmamalı:
"Aç canavara tehabbüb, onun iştahını artırır ve doymaz, dişinin kirasını ister."
Kandil tam bir "aç canavar" haline gelmiştir.
Her türlü hukuksuzluğun geçerli olduğu bir anlayışla, tam bir cinayet şebekesi halinde icra-yı faaliyet etmektedir.
Ya daha çok can gitseydi
Bingöl'deki, silahsız askerlere yönelik bir saldırıdır. O pusuyu kuranlar, o askerlerin silahsız olduğunu da bilirler.
Ama işte tam da bunu yapmak istemekte, Türkiye'nin her yanına ateş düşürmeye çalışmaktalar.
Bingöl saldırısında 10 şehit, 70 küsur yaralı var.
Sevk edilen asker sayısı 200 civarında olduğuna ve saldırı, 3 otobüsten oluşan konvoya yapıldığına göre, aslında 100'den fazla silahsız askerin de hedef alındığı açık.
Daha çok şehit, daha çok yaralı olabilir miydi?
Evet olurdu.
Ve o zaman, şu anda 10 şehitle yanan Türkiye, her yerden feryatların yükseldiği bir acı yumağına dönüşürdü.
Terörün Kandil'deki baronları, Tayyip Erdoğan'ın iktidarına bedel ödetmek için yola çıktıklarını açıklamaktan imtina etmiyorlar.
Öldüre öldüre, 75 milyon kırılamaz çünkü.
Öldürerek 75 milyona diz çöktürülemez çünkü.
Ama ölümleri çoğaltıp, iktidara bedel ödetmek mümkün olur diye hesap ediliyor.
İktidara gözdağı vermeye çalışan terör örgütünün, BDP'yi nasıl boğucu bur kuşatma altında tutacağı ise meçhul değildir.
Bu terörün, özellikle bölge insanı üzerinde estireceği yılgınlığı da dikkate almak lazım.
Karşımızda tereddüt etmeden, hiçbir insanlık sınırı tanımadan öldüren bir cinayet şebekesi var.
İşte bu şebekenin çökertilmesi gerekiyor.
Cinayetler pazarlık gücü için mi?
Bu şebekenin çökertilmesi noktasında en küçük bir tereddüt gösterilmemesi gerekiyor.
Terör örgütü şu an kullandığı, "Bizi bitiremezsiniz, öyleyse masaya oturalım" mantığının hem kamuoyuna hem siyasi iktidara empozesini amaçlamaktadır.
Ne yazık ki bu mantık, bazı medya köşelerinde de itibar görüyor.
O yüzden terör örgütünün bu cinayetleri, varlığının ispatı gibi gördüğü söylenebilir.
O yüzden terör örgütü, cinayetlere, pazarlık gücünü artıran malzemeler gibi bakıyor.
Bütün bunlar, Doğu-Güneydoğu'da devletle güç yarıştıran bir yapı var intibaı vermeye ve bölgede, halk üzerinde iktidar sahibi olmaya yönelik hesabın parçası.
Bu algının kırılması gibi bir sorumluluk da artık terörü yok etmeyi zaruri kılan sebepler arasına girmiştir.
Neresinden bakılırsa bakılsın, terörü yok etmek Türkiye'nin en acil gündemidir.
Aysel Tuğluk'un ifadesiyle "Türkiye'ye rağmen ve Türkiye'siz" sonuç alma hesabında bir hareket söz konusu. Bu, şu anda epey bir çevrede kötü ümitler uyandığının bir göstergesi. Bu ümitlerin, terörün Türkiye'ye diz çöktürebileceği ümidi ile paralelliği var, bu kötü ümitleri de çökertmek gerekiyor.
Türkiye çok önemli bir süreç yaşıyor.
Bütün gayretlerin bu hassasiyet içinde devreye sokulması gerektiği bir zamandayız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.