Sakın "Erdoğan'sız AK Parti" hesabı yapmayın!
Gelecek haftanın bile bilinmeyenlerle ve sürprizlerle dolu olduğu bir coğrafyada, bazılarımız önümüzdeki 1-2 yıla dönük siyasi öngörüleri seslendirmek cesaretini gösterebiliyor.
Bu duruma ilişkin örneklerden bir tanesi de "Tayyip Erdoğan'sız AK Parti"nin nasıl bir şey olacağı üzerinde yapılan çeşitlemeler değil mi?
Oysa kısa vadede, yani önümüzdeki en az iki yılda Tayyip Erdoğan hem AK Parti'nin Genel Başkanı, hem de Başbakan...
Yarın yapılacak AK Parti Kongresi'nde Erdoğan üç yıl süreliğine yeniden ve son defa Genel Başkan seçilecek.
İki yıl sonra yapılacak Cumhurbaşkanı seçiminde aday olursa ve seçilirse, bu görevleri bitebilir.
Ama biliyoruz ki eğer Anayasa'da Başkanlık Sistemi'nin gerçekleştirileceği bir değişiklik yapılamazsa, Erdoğan'ın zihnindeki çözüm alternatiflerinden bir tanesi de "Partili Cumhurbaşkanı" modelidir.
En az iki yıl daha
Kısacası önümüzdeki en az iki yıl daha, Erdoğan AK Parti'nin lideri ve Başbakandır.
Bu siyasi coğrafyada da önümüzdeki iki yılı görebilmek de göreceli olsa da çok uzun bir zaman dilimini yorumlayabilme imkanı verir.
Önceki gün NTV ve Star için Başbakanla söyleşi yapmak üzere gittiğim AK Parti Genel Merkezi'ndeki bazı yetkililerle sohbet etmek imkanına sahip oldum.
Burada edindiğim izlenimi de şöyle özetleyebilirim.
Erdoğan partisiz ve tarafsız Cumhurbaşkanı olsa bile, AK Parti'yi "Erdoğan'sız" düşünmek pek mümkün olmayacaktır.
Erdoğan'ın Kongre'de yapacağı konuşmanın taslağını hazırlayan ekip, onun 2023'e dönük hedeflerini ve vizyonunu bu konuşmanın ana teması olarak cümlelere yerleştiriyorlar.
Yani AK Parti'nin başında Erdoğan'dan sonra kim Genel Başkan olarak bulunacaksa, onun misyonu da, Erdoğan'ın 2023'e dönük vizyonunu Cumhuriyet'in 100'üncü yıldönümüne taşımak olacaktır.
Dikkatimi çeken bir başka olgu da şuydu.
Beyefendi gerçeği
AK Parti yönetiminin iç çemberinde de, Ankara'nın iktidarı ve siyasi gerçeği doğru algılayan çevrelerinde de Erdoğan'dan söz edilirken, kimse "Genel Başkan" veya "Başbakan" ya da "Tayyip Erdoğan" demiyor.
Sadece "Beyefendi" deniliyor.
Eğer bir Ankaralı "Beyefendi" diyorsa, bununla Tayyip Erdoğan'ı ifade ettiğini, bilmeniz gerekiyor.
10 yıllık iktidar ve nihai karar merkezindeki Tek Adamlık süreci, Erdoğan'ın "Ankara'nın Beyefendisi" olmasını getirmiş.
Bu noktaya dayanan gelişmeler dizisindeki siyasi gerçek de Erdoğan'ın AK Parti'sinin alternatifsiz iktidar partisi olması değil mi?
Ankara'nın yakın tarihinde Ebedi Şef'ler de, Milli Şef'ler de vardı.
Bu başka beyefendi...
Bir dönemde iç çemberdeki ANAP'lıların Turgut Özal'dan "Patron" olarak söz ettiklerini de hatırlıyorum.
Şimdiki devir ise "Beyefendi" devri...
İstanbulluların bildiği "Beyefendi" kavramından farklı bir "Beyefendi" bu.
Bu nedenle İstanbullu beyefendilerin bu gerçeği bilerek kendilerine yeni bir sivil rütbe bulmaları gerekiyor.
Temel'in oğlu olmuş ve "Bebeğe ne isim koyalım" diye soranlara "Temel deyin, ben kendime başka isim bulurum" diye cevap vermiş ya...
İşte böyle bir şey...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.