Engin Ardıç

Engin Ardıç

Roman okuyalım

Roman okuyalım

Roman okuyalım muhterem abilerim ablalarım, roman iyidir. Göze fer, batna cila, topuğa derman, zihne küşayiş verir, say ki işkembe çorbası mübarek!
Ben de bugünkü yazımı Kemal Tahir'in "Kurt Kanunu" romanından arakladım. İşimi kolaylaştırdı. Demedim mi faydaları saymakla bitmez...
Yok yahu, öyle demeyecektik, "bugün köşeme Kemal Tahir'i konuk ediyor, şimdi sözü ona bırakıyorum" diyecektik... Bir türlü öğrenemedik gitti Babıali dümenlerini... Pazar günleri çiçek böcek, kedi köpek anlatmayı da bilemedik...
Eh, ne yapalım, bizim de "kaşarlanmış bir üçüncü sayfa puştu" olmamız için daha kırk fırın ekmek yememiz gerek...
Her neyse... "Haydi şimdi geliniz dostlar, birlikte okuyalım" ... Sanki bir yandan ben de okuyacakmışım gibi...

Suikast fikirleri, her zaman serserilerden, kan dökmeye yatkın tezcanlılardan gelir. Aslında bunlar, karamsar oldukları halde iyimser görünen delilerdir. (...) Suikast düşüncesine kapılmış serserileri önlemek mümkün değildir. (...) Bunlar, yaradılıştan suçludurlar. Mizacıyla kıyıcı olmak suçudur bu.
Nasıl bir hesaptır bu? "Arkamızda ordu var" hesabı... "Ordu bizden" hesabı...
"Aman vakit geçiyor, devlet elden gidiyor, bu da korkaklıktan böyle oluyor" aldatmacası kafalarda tek fikir haline gelmişse suikastçı söz anlamaktan çıkmıştır. Azgınlaşır, çoğu zaman darağacına doğru var gücüyle gözü kapalı atılır, yanı sıra, suçlu suçsuz başkalarını da sürükler. Bu histeriye kapılmışlara gösterilecek sertlik, hırslarını kudurganlığa çıkardığı gibi, yumuşaklık da haklılık inançlarını, doğru yolda oldukları güvenlerini kat kat artırır. Daha kötüsü, "karşısındakiler yıldı" kanısına düşerler.
(...) Sanki biz hürriyetten yanaymışız gibi, hürriyetsizlikten, diktatörlüğe gidişten yakınıyorduk! (...) Karşımızdakiler de, başından beri yakından izledikleri durumdan ne zaman, ne kadar yararlanabileceklerini hesaplıyorlardı! Böylece, kurunun yanında yaşın da yandığı amansız geçide doğru sürüklendik.
(...) Bu istek, devleti alet ederek hiçbir ceza korkusu duymadan bol bol suç işleme zevkinden geliyor. Ceza görmemek güvenini sağlayıp keyfince en namussuz suçları işleyeceksin... İşte insanoğlunun düşebileceği en sefil çirkef çukuru... Bir kez bu yokuştan teker meker kaymaya başladın mı, olduğundan yüz kat, bin kat kıyıcı kesilirsin. Canavarlaşırsın. Her an alçaklık etmekten artık kendini çekemezsin. önüne çıkanları, bir korkulu rüyada, karakoncolostan kurtulmana biricik engel görürsün. Ezmeden geçemeyeceğine inanırsın. Kızarsın. Kızmaktan da öte bir duygudur bu... Kızmak insancıl bir duygudur. Oysa artık sen insanlıktan çıkmışsındır! Bir toplum düşünün ki, orada adam öldürmeye, hem de çoğu suçsuz adam öldürmeye siyaset deniyor...

Kemal Tahir merhum 1926'nın Türkiyesi'ni anlatıyor ama siz buna bir seksen iki yıl daha koyun bakalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Engin Ardıç Arşivi