Terörle mücadele
Bir hastalığın tedavisinin ilk adımı doğru teşhis koymaktır. Bizim terör konusundaki yaklaşımımız belli. ülkemizdeki terör eylemleri PKK tarafından gerçekleştirilmektedir ve eylemlerinin amacı askerlerimizin yaptığı operasyonlarla ciddi kayıplar veren PKK yandaşlarının moralini yükseltmektir. Yani bir yandan örgütün başarısızlığından söz edilirken diğer yandan onun varlığını sürdürdüğü ifade edilmektedir. Bu söylem devam ederse bizim bu konudaki başarımız, karşı tarafın da var olma iradesi sürmüş görünecektir.
Teröre karşı olduğunu söyleyen her ülke bu terörü desteklemektedir üstelik somut bir siyasi hedefli de yoktur. Türkiye’nin güçlenmesini istemedikleri için zarar veren her eylemin arkasında duruyorlar. Yani ülkemizin güçlenmesini isteyen tek bir ülke bile yok.
Terörün kaynağını arayan uzmanlar yapılan eylemi daha önce yapılanlara benzeterek onun PKK’nın eseri olduğunu kolayca ispatlıyorlar. Yapılabilecek her eylem türü geçmişte bu örgüt tarafından gerçekleştirildiği için her eylemden PKK’nın sorumlu olduğu kolayca söylenebiliyor. Fantezi bir örnek verirsek günün birinde nükleer bir terör saldırısı olursa bunu kimin yaptığını sorgulamaya gerek yok. PKK artık nükleer silah kullanıyor der geçeriz.
Eğer teşhiste hata yapıyorsak yani başkalarını yaptığı eylemlerden günah keçisini sorumlu tutuyorsak bu, aynı zamanda, gerçek failin saklaması sonucunu da doğurur. Analiz yapanların böyle bir kastı olduğunu söylemiyorum sadece muhtemel bir sonuçtan söz ediyorum.
Terör uluslararası güç mücadelesinde bir araç olarak kullanılmaktadır. Bu nedenle terörü örgütün hedefleriyle sınırlı tutamayız. Mesela PKK mücadelesinde başarılı olsa ne üzerinde devlet kuracağı bir toprak parçasına hükmedebilir ne de onu destekleyecek bir halk vardır. Geçmişte belli bir misyonu olan örgüt, yapılan müdahalelerle, yeniden şekillendirilmiş ve bir markaya dönüştürülerek Türkiye’ye yönelik operasyonlarda kullanılmaya başlanmıştır. üstelik ona atfedilen eylemlerin kaynağı da tek değildir.
Terörle mücadele edilecekse her odağa bir numara verilir ve yapılan eylemeler bu odaklara göre tasnif edilir. Böylece eylemin kaynağının bilindiği, alınacak tedbir ve yapılacak misillemelerin kime yönelik olacağı ilan edilmiş olur. Şüphesiz bu öneri uygulamaya geçirildiğinde numara vermek yerine farklı bir yol izlenebilir. Böylece eylemi yapanlar bir markanın arkasına saklanamaz. Türkiye’de eylem yapanlar sadece düşman olarak vasıflandırılmak yerine siyasi hedeflerine göre tasnif edilir.
Yapılacak mücadele eylemcinin yakalanması ve cezalandırılmasıyla sınırlı tutulmaz. Terör yapana aynı metotla cevap vermek de gerekmez. O terörü tercih edebilir biz siyasi yaptırımlar, çıkarlarını zedelemek, hasımlarını güçlendirmek gibi yollara başvurabiliriz.
Terörle mücadelede en geçersiz yol teröristi etkisiz hale getirmek yahut yakalayıp cezalandırmaktır. çevremizde terörist olabilecek insan sayısı neredeyse karınca sayısı kadardır.
Bir soru soruyorum: Mersin’deki terörist yakalanacağını anladığı için mi bombanın pimini çekti yoksa böyle bir pim yoktu ve uzaktan kumandayı kontrol eden kişi tehlikeyi sezip de mi ateşledi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.